Matilda

Matilda

Çocuk Edebiyatı denilince akla gelen en önemli isimlerden biridir Roald Dahl. Renkli bir yaşantısı ve farklı bir tarzı olan yazarın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan Matilda, yönetmen koltuğunda Danny DeVito’nun oturduğu 1996 yapımı bir film.

Matilda

Yazarın diğer kitap uyarlaması olan Charlie’nin Çikolata Fabrikası gibi fantastik unsurların yanı sıra şiddet içeren bazı ögelere de sahip olması sebebiyle 9 yaş ve üzeri çocuklarla izlemeniz daha uygun olacaktır diye baştan uyarımızı yapalım ve filmimize geçelim.

Tuhaf bir ailenin farklı kızı

Film, Matilda’yı yaşamının ilk anlarından itibaren tanıtarak başlıyor. Farklı bir çocuk Matilda. Bebekken algıları kuvvetli, 2 yaşındayken yetişkinler gibi evde yalnız kalıp kendine bakabiliyor, 4 yaşında kendi kendine okumayı öğreniyor, kütüphaneden gidip kitap alabiliyor…Onun bu farklılıklarını gören ve ona destek olan bir ailesi var demeyi çok isterdim ama maalesef tamamen tuhaf, bencil ve düzenbaz bir ailenin içine doğmuş bir kız Matilda.

Babası araba satışı yapan üçkağıtçı bir adam, annesi süsüne ve keyfine düşkün, sürekli bingo oynamaya giden bir kadın ve abisi ebeveynlerinin kopyası olan bir çocuk. Üçü de tembel, üçü de umursamaz, üçü de televizyon bağımlısı. Ailece Matilda’nın tuhaf olduğunu düşünüp, kendilerinden farklı olduğu için aşağılayan bir tutuma sahipler. Babasının okul müdiresine çocuklarından bahsederken Mickey adlı bir oğlum, Matilda adlı bir hatam var demesinden de durumun vehametini anlıyoruz zaten.

Babanın müdireyle tanıştığı bu noktada bencil ve kötü bir karakterimiz daha oluyor; Agatha Truchbull.

Çocuklardan nefret eden bir müdire

Gördüğünüz, duyduğunuz, bildiğiniz tüm idarecileri ve öğretmenleri unutun. Agatha Truchball, filmin en aykırı karakterlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Çocuklardan nefret eden, onlara ve çevresinde gördüğü her şeye şiddet uygulamaktan çekinmeyen, psikolojisi son derece bozuk, yalnız yaşayan bir kadın. Bu kadının müdire olduğu okula başlayan Matilda, okul deyince bahçesinde çiçekleri, ağaçları, salıncakları olan güzel bir bina hayal ederken hem fiziksel görüntüsüyle hem yönetimiyle hapishaneye benzeyen bir yerde buluyor kendini.

Matilda, Bayan Trunchball’ın despot kuralları ve anlamsız uygulamalarına diğer arkadaşlarıyla beraber maruz kalsa da muhteşem ötesi bir öğretmene sahip oluyor. Öğretmeni, onun farklı bir kız olduğunu ilk günden anlıyor. Günler günleri kovalarken Matilda kendisinde bulunan tele-kinetik güçleri de keşfetmeye başlıyor. Bu güçleri keşfettikçe kendini öğretmeniyle beraber farklı maceralarda bulması da kaçınılmaz oluyor.

Pozitif ve negatif yönler

Matilda

Matilda’nın henüz 3-4 yaşlarındayken kitapları okuyabilmesi ve kendi başına her gün kütüphaneye gidip kitap okuması filmin en pozitif yanlarından biri. Ailesinde bulamadığı ilgiyi ve sevgiyi ona veren kitaplar, adeta şöyle sesleniyorlar ona: ‘Yalnız değilsin!’ Baştan sona pozitif bir karakter olarak karşımıza çıkan Matilda’nın yardımseverliği, dürüstlüğü, öğrenme aşkı ve kitap sevgisi çocuklarımıza örnek olabilecek cinsten.

Öte yandan filmde olumsuz örneklemeler de fazla. Fantastik ögeler içermesi sebebiyle zaman zaman abartılı olan, özellikle müdire hanımın fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı sahneler rahatsız edici boyutlarda olabiliyor. Tabi bu sahneler komedi unsuru olarak sunulmuş ama küçük çocukların bunları ayırt etmesi zor olabilir.

Anlaşılması zor olabilecek yerlerden biri de Matilda’nın tele-kinetik güçlerini kullandığı sahneler. Düşünce gücüyle maddeleri etkileyip onları hareket ettirme diye bildiğimiz tele-kinetik gücün gerçek olup olmadığı hala bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da beynimizin büyük bir oranının gizli kalmış bir hazine olduğunu düşündüğümüzde olması muhtemel güçlerden biri de diyebiliriz.

Yalnız değilsin Matilda

Matilda

Aykırı örneklemelerle kendini gösterse de Matilda gibi olan bir çok çocuk var dünyada. Yetenekleri keşfedilmemiş, ailesinin ilgisiz ve sevgisiz atmosferinde büyümüş, zorba insanlar tarafından eğitilmiş, farklılığı kusur gibi görülmüş bir dolu çocuk. Matilda için bu tarz çocukları anlama, ebeveynlikleri sorgulama adına farkındalık oluşturan bir film diyebiliriz.

Filmi izlerken bilmediğim ama izledikten sonra öğrenip çok etkilendiğim bir detayı da sizinle paylaşıp yazımı sonlandırmak istiyorum. Matilda karakterine hayat veren çocuk oyuncu Mara Wilson, çekimler sırasında kanser tedavisi gören annesini kaybetmiş ve buna rağmen annesinin onunla gurur duyacağını düşünüp filmi tamamlama başarısını göstermiş. Ebeveynlik eleştirisi yapılan böyle bir filmi tamamlamak da herkesin harcı olmasa gerek.

İyi seyirler…

Sitedeki diğer film ve kitap incelemelerime buradan ulaşabilirsiniz.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir