Çocukları İngilizceden Nasıl Soğutuyoruz?-3

Farkında olmadan çocukları İngilizceden soğuttuğumuz söylemler ve eylemlere dair yayımladığımız yazı dizimizi bu hafta üçüncü ve sonuncu bölümle bitiriyoruz. Hem ebeveynler hem öğretmenler olarak iyi niyetimiz bâkidir ama bazen istemediğimiz yönlere kayabilir. Farkındalık oluşturma amacıyla sizlerle paylaştığımız bu dizinin daha önceki bölümlerini okumamış olanlar varsa ilk bölümden başlayarak 2.bölüm ve en son bu yazıyı okurlarsa konuya bütün olarak hakim olabilirler. Gelelim bu haftanın konu başlıklarına…

Kısa cevaplarla yetinmeyip uzun cümle kur diye zorlamak

Çizim: Ayrıkan

İngilizce bir dildir, dil de iletişim kurmak için önemlidir. Uzun cümlelerin ne anlama geldiğini bilmek ve yeri geldiğinde kullanabilmek önemlidir elbette ama amacınız iletişimse buna çok takılmamak gerekir.

İngilizce öğretmenleri olarak bazı yapıları ve kuralları öğrettiğimizde daha iyi pekişmesi için öğrencilerimize uzun cümleler kurmaları konusunda ısrarcı oluruz. Orta okul ve üzeri kademelerde amaç dil bilgisi kuralını öğretmek olduğu için bu normal kabul edilir. İlkokul ve daha öncesi dönemde ise çocukların hevesini kırmaktan başka bir işe yaramaz. İletişime odaklanıyorsak çocuk sorulan soruyu anlayıp bir kelimeyle dahi olsa cevap vermişse öpüp başımızın üstüne koymak gerekir. ‘Hayır, öyle değil uzun cevap ver!’ demek o anki iletişimin önünü tıkadığı gibi sonrası için de çocuğun üzerinde bir baskı unsuru olarak kalmaya devam eder.

Fotoğraf: Mikhail Nilov – Pexels

Meseleyi anadilimizle ilgili bir örnek vererek daha anlaşılır kılalım. Sabah kahvaltı hazırladınız, çocuğunuzun önüne koydunuz: ‘Ekmeğinin üstüne tereyağı ve bal sürmemi ister misin?’ diye sordunuz. Çocuğunuz cevap olarak ne der? Evet ya da hayır. Hatta onu bile demez hı hı ya da ı-ıh gibi gayet doğal bir cevap verir. Bu durumda: ‘Hayır çocuğum öyle değil, uzun cevap ver. Evet annecim, ekmeğimin üstüne tereyağı ve bal sürmeni istiyorum diyeceksin’ der misiniz? Ne kadar zorlama, ne kadar mantıksız bir yaklaşım olur değil mi?

Çocuklarımız anadillerini doğal seyrinde edinirken, yabancı dilde ise dayatmalara, zorlamalara, düzeltmelere çokça maruz kalıyorlar. İkisi de dil, ikisinin de amacı iletişim. Önce anlasın, kendince cevap versin. Zaten sizden duydukça, dile hakim oldukça uzun cümlelere de hakim olacak ve yeri geldiğinde kullanacak. Daha o aşamaya gelmeden başlangıçta yolu kapatmamak gerekir.

Yanlış telaffuz edilen kelimeleri duyunca gülmek

Dalga geçme anlamında olmayan, sevimli ve hoş bulduğumuz yanlış kullanımlara ya da telaffuzlara gülmeyi abartmak çocukta ciddi soğumalara sebep olabilir. Dalga geçmek amacıyla verilen tepkilere hiç girmiyorum çünkü onlar sadece bir dilden soğutma değil aynı zamanda çocuğu psikolojik olarak aşağılamaktır ve geri dönüşü olmayan problemlere sebep olmaktır. Burada bahsettiğim tamamen iyi niyetle verilen tepkilerdir.

Evet özellikle küçük çocuklar bazen o kadar farklı ve sevimli ifadeler kullanırlar ki o tatlılık karşısında kendimizi tutamaz ve güleriz. Bu refleks olarak ani gelişen bir durum olduğu için engellemek zordur ama toparlamak kolaydır. Yanlış söylediği kelimenin doğrusunu tekrar ederek ona da bunu hissettirerek ve aynı zamanda teşvik ederek iletişimi sürdürmek gerekir. Aksi halde çocuk neye güldüğünüzü dahi anlamadan yanlış yaptım psikolojisiyle bir sonraki derste ya da konuşma denemesinde kendini rahat hissedemeyecektir.

Sürekli gelecek kaygısı pompalamak

Hem aileler hem öğretmenler olarak çocuklarımızın geleceğini önemsiyoruz. Günümüz şartlarını düşününce İngilizcenin ve diğer yabancı dilleri konuşabilmenin önemini görüyoruz, gelecekte çok daha önemli olacağını da biliyoruz. Biz bildiğimiz için çocuklarımız da bilsin istiyoruz ve sürekli bu yönde telkin veriyoruz.

Konumuz İngilizce olduğu için onun üstünden örnek vermek istiyorum. ‘İngilizce gelecekte işine çok yarayacak, şimdi öğrenmezsen ileride çok zorlanırsın, iyi bir meslek sahibi olmak istiyorsan ve toplumda yer edinmek istiyorsan İngilizce bilmen gerek, belki yurt dışına gidersin….’gibi cümleler çok önemlidir ve doğrudur ama küçük çocuklar için hiç bir anlam ifade etmezler. Gelecek kaygısına düşmüş bir lise öğrencisi için bu söylemler biraz akılda kalıcı olabilir ama küçük çocukların umurunda bile değildir! Küçük çocuklar için ‘şimdi’ vardır, bırakın geleceği yarın bile akıllarında yoktur. Hiçbir çocuk ileride bana lazım olacak diye İngilizce öğrenmez, öğrenmemelidir de zaten.

‘İngilizce öğrenmelisin!’ deyip teorik faydalarını saymak yerine keyif alacağı etkinliklerle sevmesini ve kalbinde yer etmesini sağlamak onu İngilizce yönüyle geleceğe hazırlamanın en doğru ve sağlam yoludur.

Yabancı dil edinimi hakkındaki diğer yazılarıma ve sayfama ulaşıp farklı konularda bilgi sahibi olabilirsiniz.

Organik İngilizce

Organik İngilizce, 2016 yılından beri Instagram'da @organik.ingilizce adıyla İngilizce üzerine oyun, etkinlik, kitap ve bilgi paylaşımı yapan bir sayfadır. Ezber ya da çeviri yaptırmadan, doğal olarak bolca dile maruz bırakarak, eğlenceli etkinlikler ve oyunlar ile çocuklara İngilizceyi sevdirmeyi ve kalıcı bir dil edinimini hedefler.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir