Bulak (Mencilis) Mağarası’nı gördünüz mü?

Doğal yaşama yolculuğumuzda bu hafta Safranbolu’da bulunan Bulak (Mencilis) Mağarası var.

Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır
Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır

Her mağaranın kendine özel, kendine has hikâyesi vardır muhakkak. Mesela Sevr mağarası… Peki ya Hira Mağarası? Dili olsa kim bilir neler anlatırdı bize, yaşadığı şahit olduğu o güzel hikâyesini bir beşerle paylaşır mıydı dersiniz… Bence taş bile olsa böyle bir güzelliği içinde tutamaz gece gündüz anlatır da anlatırdı ama dedim ya dili olsaydı…

Gidip görenler; görmeyi, duymayı, hissetmeyi bilenler, dağın taşın havasının bile dile geldiğine eminim şahit olmuşlardır. Diyeceğim şu ki her mağara ıssız, karanlık ve korkunç bir yer değildir. Bazı yaşanmışlıklar, güzel hatıralar, tekrarı mümkün olmayan vakıalar barındırır içinde. Mağaraların yaşanmışlıklarına kısaca değindiğimize göre bir de fiziksel oluşumları hakkında bilgi sahibi olalım.

Karstik şekillerden oluşan mağaralar, yüzeye açılımları olan ve en az bir insanın sürünerek girebildiği genişlik ve yüksekliğe sahip yeraltı boşluklarıdır. Mağaralar birkaç metreden, kilometrelerce uzunluk ve yüzlerce metre derinlik veya yüksekliğe ulaşabilirler.

Yapay ve Doğal Mağaralar

Mağaralar oluşum şekillerine göre; Doğal ve Yapay Mağaralar olarak iki gruba ayrılır. Kaya mezarları, volkanik tüf veya marnlarda açılan yer altı şehirleri, kaya evleri ve tapınaklar gibi insan eliyle kazılarak oluşturulan mağaralar yapay mağaraları oluşturur.

Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır
Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır

Karbonatlı (kireçtaşı, dolomtik kireçtaşı, dolomit, karbonat çimentolu konglomera ve kumtaşı), sülfat (jips) ve klorürlü (tuz) ana kayaların oluşurken veya oluştuktan sonraki fiziko-kimyasal olaylarla yeraltı suları tarafından aşındırılması soncu oluşan mağaralar ise doğal mağaraları oluşturur.

Mağaraların oluşumuna ortam hazırlayan ve en önemli kaya, kireçtaşıdır. Bu kayaların kimyasal bileşimi ve bol çatlaklı yapıları mağara gelişimine uygun ortam hazırlamıştır. Genelde olağan atmosferik koşullarda suda zor çözünen kireçtaşı, asitli suların etkisiyle oldukça fazla erir. Bu sular eritici özelliklerini atmosferden, toprak ve anakayada yaşayan canlıların solunumu, bozunmuş canlı atıkları sülfürlerin oksitleşmesi ve bitkilerin çürümesi sonucu ortaya çıkan karbondioksitten (C02) almaktadır.

MTA: Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü

Mağaraların bu etkiler sonucunda meydana geldiğini öğrendikten sonra, doğal güzelliği ve kendine özgü ekosistemiyle görenleri kendine hayran bırakan aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Doğal Varlık” olarak kabul edilen Bulak (Mencilis) Mağarasını gelin birlikte gezelim. Ama öncesinde mağaranın yer aldığı kenti yani Safranbolu’yu kısaca bir tanıyalım.

Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır
Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır

Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor

Karabük ilinin ilçelerinden biri olan Safranbolu; Karabük merkezin 8 km içerisinde yer almaktadır. Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan, Safranbolu evleri ile bilinen ve bu özelliği ile UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan antik kent tarihi dokusu eşsiz güzelliği ile ön planda olması yurtiçi ve yurtdışı gezi severlerin rotasını kendisine çevirmeyi başarıyor.

Safranbolu’nun sadece tarihi evleri mi meşhur?

İnsanları cezbeden, hayranlık duygusu uyandıran, turistik değerleri yüksek kentimize geldiğinizde gezmeye doyamayacağınız Safranbolu’nun simgesi haline gelmiş Safranbolu eski çarşısını, tarihi demirciler çarşısını, Yörük köyünü adım adım gezmeden; Köprülü Mehmet Paşa Camisi ve İzzet Paşa Camisi (İzzet Paşa Camisi mimari açıdan bakıldığında İstanbul Fatih’deki Nur’u Osmaniye Cami’nin minyatürü niteliğinde olduğunu ayrıca not düşmek istedim) gibi yüreğinizde manevi bir tat bırakacak huzur kokan o atmosferi solumadan, Kristal (cam) terasın üzerinden Tokatlı Kanyonu’nu seyretmeden, Cinci Hanı ve Hamamı’na girmeden, Hıdırlık Tepesine çıkmadan Safranbolu’ ya gittim gezdim gördüm demeyin.

Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır

Bulak (Mencilis) Mağarası’nı gördünüz mü?

Sayamadığım daha birçok güzelliklere sahip Safranbolu’da bir de gezip görülmeye değer Bulak ( Mencilis ) Mağarası var.

Bulak ( Mencilis ) Mağarası; Safranbolu ilçe sınırları içerisinde Bulak köyü Gayüzü Dağının eteklerinde bulunmaktadır. Mağaranın oluşum tarihi tam olarak bilinmemektedir. Uzunluğu 6 km’ye varan mağaranın restorasyon çalışmaları tamamlanarak yalnızca ilk 400 metresi ziyarete açılmıştır. Ülkemizin 4. büyük mağarası niteliğini taşımaktadır.

İlk başta bu güzel mağaraya ulaşmak için önce 150 basamaklı merdivenleri aşmamız gerekecek. Eğer gençseniz tek solukta belki çıkabilirsiniz o da belki ama gençlik benden geçti diyorsanız tavsiyemdir ağır ağır çıkın o merdivenleri, yoksa mağarayı gezecek haliniz kalmayabilir tecrübe ile sabittir.

Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır
Bulak Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır

Merdiven sahanlıklarında dinlenirken çevrenize de bir göz atmayı unutmayın çünkü muhteşem bir doğa size eşlik ediyor olacak. Velhasıl mağaramızın girişine gelmiş bulunmaktayız. İçeriye girdiğimizde yine muhteşem bir güzellik bizi karşılamakta. Zaten fark edilmesi kaçınılmaz olan atmosfer bile değişmiş olacak. Nefes aldığınızda oksijeni tüm hücrelerinizde hissedeceksiniz.

Mağarada ilerledikçe zamanla kireçtaşlarının erimesi sonucunda meydana gelmiş galerileri (odalar), kireçli suların sızması ve kirecin birikmesi sonucunda da sarkıt, dikit ve sütunlar meydana geldiğini göreceğiz. Hatta çeşitli figürlerin de oluştuğunu görebiliriz. Halen hidrolojik olarak aktif bir mağaradır ki zaten sarkıtlardan damlayan su damlacıklarını gezerken de göreceksiniz.

Bulak (Mencilis) Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır
Bulak (Mencilis) Mağarası. Fotoğraf: Hanım Çakır

Restorasyon çalışmalarında aydınlatma noktasında mağaranın dokusuna zarar vermemek için ışık rengine ve açısına dikkat edilmiştir. Bunun dışında ziyaretçilerin telefon flaşlarını açması veya farklı aydınlatma kullanılması yasaktır. İlk 200 metreyi aştıktan sonra burada biraz oturup dinlenebilirsiniz. Mağara girişinden itibaren bize temiz hava sunarken özellikle bu noktaya geldiğimizde nefes darlığı, bronşit ve astım gibi hastalıklara iyi geldiği söylenmektedir. Buradan sonrasını tansiyon hastası olan bireylerin devam etmemesi gerekir. Çünkü baş döndüren ve dik bir merdiven bizi beklemekte.

Mağaranın ilerleyen bölümlerinde mağara içerisinde yer alan su kaynağı, yer yer 10-15 metrelik yükseklikten düşerek şelale oluşturduktan sonra sifon yaparak yer altında kaybolmaktadır. Daha sonra bu su, birinci giriş ağzının bulunduğu noktada tekrar yüzeye çıkarak, Mencilis kaynağı çıkış ağzını oluşturmaktadır.

400 metrelik yürüyüşün sonunda bir de bunun geri dönüşü var demeyi unutmayalım çünkü 400 metreden sonrasına geçiş yok. Geri dönüşte yine aynı hayranlıkla baktığınız sarkıt, dikit ve sütunların sizinle gelmesini istiyorsanız telefonlarınızın flaşlarını kapatıp resimlerini çekebilirsiniz.

Her ne kadar yazarak ve görsellerle destekleyerek tanıtmaya çalışılsa da gidilip görülmeye değer doğal bir güzellik sizi bekliyor olacak.

En kısa zamanda ziyaret edebilmeniz dileğiyle…

Hanım Çakır

Hanım Çakır, 1993 yılında Karabük’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 2011‘de Fatih Sultan Mehmet Lisesi’nden mezun oldu. 2013 - 2015’te İstanbul Aydın Üniversitesi MYO’da Peyzaj ve Süsbitkileri Programını bitirdi. 2017 - 2020 yıllarında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünü bitirdi. Hayata bakış açısı “İnsan kendine yenilmez ise başka kimseye yenilmez, inanırsan başarırsın“ düsturunda, munis bir beşer.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

2 Responses

  1. Zelfure dedi ki:

    Canım Safranbolu

  2. Betül dedi ki:

    Gözümde canlandı resmen..nerdeyse 10 yılı gecti gidip gördüğümde ve hayran kalmıştım.Hala unutamiyorum..Doğanın güzellikleri kaybolmadan gidip görmek gerek..Yazınız bu anlamda çok değerli..devamini merakla bekliyor olucam🌻🌼🌻

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir