Masal Diyarı: Gökçeada

Masal Diyarı: Gökçeada
Laz Koyu -Gökçeada. Fotoğraf: @imrozmasali

Dünyanın ilk ve tek sakin adası, Cittaslow ünvanına sahip Gökçeada‘yı (İmroz) daha yakından tanımaya ne dersiniz?

Gökçeada. Fotoğraf:@imrozmasali
Gökçeada. Fotoğraf:@imrozmasali

Öyle bir yer hayal edelim ki; havası, suyu, toprağı kirletilmemiş olsun.. Sanayi, fabrika olmasın, araba egzosundan başka kirletici bulunmasın.. Nerdeyse bozulmamış doğası, mis kokan yamaçları ve masmavi denizi olsun.. Dağlarında kuzular, keçiler özgürce dolaşsın.. Yediğimiz gıdalar sağlıklı ve lezzetli olsun.. Ruhumuzu okşayan rüzgarları olsun..

Masal diyarı gibi geldi değil mi?

Aslında tam da böyle bir yer var. Nerede diye sorduğunuzu duyar gibiyim?
Burası Türkiye’ nin en batısı yani güneşin en son battığı ve Ege ile Marmara ikliminin birleştiği yer; Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada.

Türkiye’nin En Büyük Adası: Gökçeada

Gökçeada Kuzu Limanı -
Kabatepe Limanı 
Fotoğraf: @imrozmasali
Gökçeada Kuzu Limanı –
Kabatepe Limanı
Fotoğraf: @imrozmasali

Ada, Çanakkale Boğazı’nın ağzında yer alır. 290 kilometre karelik bir alan üzerinde oluşmuştur. Kıyı şeridinin uzunluğu yaklaşık 95 kilometredir. Kuzey-güney uzunluğu 13 kilometre, doğu-batı uzunluğu 29.5 kilometredir. Gemilerin yanaştığı Gökçeada Kuzu Limanı, Çanakkale’den 32 mil, Gelibolu Yarımadası’ndaki Kabatepe Limanı’ndan ise 14 mil uzaklıktadır. Yerleşim ilçe merkezi dışında Bademli, Dereköy, Kaleköy, Tepeköy, Zeytinli Köy, Şahinkaya, Şirinköy, Uğurlu, Yeni Bademli ve Eşelek’e yayılmış durumdadır.

Coğrafi yapısı çevre adalardan oldukça farklıdır. Tepelerin ve ovaların birbiri ardınca sıralandığı ilginç bir yapısı vardır. Çok engebeli, volkanik bir yapıya sahip olan adanın yüzde 77’si dağlıktır. Adanın güney sahillerinde Akdeniz iklimi, kuzey sahillerinde ise Marmara’ya özgü iklim hüküm sürmektedir. Rüzgârlar genellikle kuzeyden poyraz, güneyden lodos eser. Yılın büyük bölümü rüzgâr alır. Gökçeada, su kaynaklarının çokluğu bakımından dünyanın dördüncü adası durumundadır. Beş adet gölet bulunan adada Zeytinli Barajı adanın içme, kullanma ve tarım amaçlı su ihtiyacını büyük ölçüde karşılamaktadır.

İmroz. Fotoğraf: @okyanusaskin
İmroz. Fotoğraf: @okyanusaskin

Ada’nın bitki örtüsünü çam ormanları, makilikler ve zeytinlikler oluşturur. Ada bir baraj ve üç gölete sahiptir ve su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Ada yüzölçümünün yaklaşık yüzde 75’i tarımsal olarak kullanılabilir nitelikte olup, bu oran Türkiye ortalamasının çok üzerindedir.

Adada; zeytin (Olea europeae), kocayemiş (Arbutus unedo), böğürtlen (Rubus fruticocus), geven (Astragalus sp.), kekik (Thymus sp.), ahlat (Pyrus elaegnifolia) ve ılgın (Tamarix sp.), sandal (Arbutus andrachne), laden, (Circus creticus ve Cistus salviifolius), funda (Erica manipuliflora), dikenli ardıç (Juniperus oxycedrus), zakkum (Nerium oleander), karaçalı (Paliurus ssp. Dasyphylla), kuşburnu (Rosa canina), böğürtlen (Rubus sanctus), katırtırnağı (Spartium junceum), hayıt (Vitex agnus-castus), asma (Vitis sylvestris) gibi türlere rastlanmaktadır.

ATABAY, S. ve ÖZÜGÜL, M.D., (2001), Gökçeada Örneği Özelinde Ekolojik Temelli Mekan Organizasyonu. Ulusal Ege Adaları 2001 Toplantısı, 48-58.

Ayrıca; 2000 yılında Gökçeada’dan toplanan Lamiaceae familyasına ait Satureja icarica (Kaya Kekiği) bitki türünün Türkiye için yeni bir tür olduğu tespit edilmiştir.

SATIL, F., DUMAN H. ve BAŞER, K.H.C., (2000), Two New Records for Turkey: Satureja icarica P.H. Davis, Satureja pilosa Velen. Turkish Journal of Botany, 24 (3), 211-214.

Zengin kültürü ve mimarisiyle dikkat çeker

İmroz. Fotoğraf: @dimitris.t.z
İmroz. Fotoğraf: @dimitris.t.z

Gökçeada, toplumsal olarak çok farklı etnik kökene bağlı vatandaşlarımızın bir arada yaşadığı ve buna bağlı olarak farklı kültürlerin bir arada olduğu zengin bir yapı sergilemektedir. Ada’da Rum asıllı vatandaşlarımızın yanı sıra, Bulgaristan ve Anadolu’nun çeşitli yörelerinden gelmiş vatandaşlarımız da yaşamaktadır. Değişik yöre insanlarının bir arada olması, toplumsal ve kültürel açıdan adanın zenginliğini arttırmıştır.

Taş evler, Arnavut kaldırımları..

Adadaki Rum köyleri özgün mimarileriyle ilgi çekicidir. Köyler, güvenlik ve verimli arazileri korumak amacıyla tepelere ve iç kesimlere kurulmuştur. Taş evler, Arnavut kaldırımlı sokaklar, kiliseler, çamaşırhaneler, kahve ve çeşitli dükkânların toplandığı meydanlar köylerin mimari dokusunu oluşturmaktadır.

Gökçeada’nın Bağ Evleri

Glyki-Eski Bademli Köy-İmvros
Fotoğraf:@imrozmasali

Gökçeada’nın geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olduğundan dolayı bir çok yerleşim yerinde ve kırsal alanda bugün büyük ölçüde bakımsız ve harabe durumda olan bağ evleri bulunmaktadır.

Ancak bu bağ evleri adanın mekansal kimliği açısından oldukça önemlidir

Gökçeada Kentsel Tasarım Rehberi, (2016). Atelye 70 Planners & Architects.


Sahip olduğu doğal ve kültürel peyzaj özellikleri çerçevesinde Gökçeada’nın yaklaşık yüzde 54’ü çeşitli statülerde (doğal, arkeolojik, kentsel sit, su altı milli parkı) koruma altındadır

Gökçeada ve Mitoloji

Fotoğraf: @imrozmasali
Fotoğraf: @imrozmasali

Gökçeada’nın antik adı İmroz, pre-helenik tarım tanrısı Imbrasos’tan gelir. Ada “Imbrassos’un bolluk diyarı” olarak bilinir. İmroz adı, İlyada Destanı içinde birçok kez geçer. M.Ö. 1200’lü yıllarda yaşandığı varsayılan Troya Savaşı’nı konu alan destanda Gökçeada’dan “kayalık” olarak söz edilir.

Homeros İmroz’u vahşi ve dalgalı olarak tanımlar. İki vadiyi birbirinden ayıran geniş sırtlar ve düzlükler Homeros’a denizin neşesini ve coşkusunu anımsatır.

Gökçeada ve 13 deniz mili uzağındaki Semadirek Ada’sı arasındaki deniz çok derindir. Eski çağlarda, iki ada arasındaki gizemli derinliğin, İlyada Destanı’nda belirtildiği gibi, Akhilleus’un annesi, su tanrıçası “gümüş ayaklı” Thetis’in sarayını sakladığına inanılırdı. Gökçeada’da biri Kefalou Körfezi ve diğeri Alykes’de olmak üzere iki doğal liman bulunmaktadır.

Bu iki doğal limanın, gemileri deniz tanrısı Poseidon’un öfkesinden koruduğuna inanılırdı. Yunan Mitolojisi’ne göre Poseidon’un kanatlı atlarının ahırları İmroz ile Tenedos (Bozcaada) arasındaki derinliklerde bulmaktaydı.

CittaSlow Gökçeada, ÇOMÜ GUBY yayını, T.C. Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nın desteklediği “Cittaslow Gökçeada ve Eko-gastronomi Kültürünün Ulusal-Uluslararası alanda Tanıtılması Projesi” kapsamında hazırlanmıştır.

Sakin Şehir: Gökçeada

Gökçeada Cugura Organik.
Fotoğraf: @imrozmasali
Gökçeada Cugura Organik.
Fotoğraf: @imrozmasali

Gökçeada, 2011 yılı Haziran ayında almış olduğu Cittaslow unvanı ile dünyanın ilk ve tek sakin adası olmuştur. Organik tarımla uğraşmak isteyenler için Gökçeada bir cazibe merkezi haline gelmeye başlamıştır.

Gökçeada, insanların yeniden doğaya dönüş arzusuna cevap verebilmektedir. Gökçeada Organik Tarım Projesi ile bağcılık, zeytincilik ve arıcılık gibi tarıma dayalı üretimle geçimini sağlayan küçük üreticiler organik tarım ile de ilgilenmeye başlamıştır.

Ladolia Zeytin Ağacı

Ladolia zeytin ağacı, Türkiye’de sadece Gökçeada’da yetişmektedir. Bu ağaç zengin aromalar ve lezzet içeren yağlık zeytinler vermektedir. Adada önce zeytin ve zeytinyağı üretimiyle başlatılan uygulama ile organik ürün yelpazesi yaygınlaştırılarak sürdürülmektedir.

Gökçeada (İmroz) Koyunu
İmroz. Fotoğraf: @zeynelokcu

Gökçeada (İmroz) Koyunu ve yetiştirme şekli Ada ekonomisi için son derece önemlidir. Çanakkale İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Sorumlu Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi (Zooteknist) Dr. Bekir Sıtkı Ayağ, Gökçeada Koyununun coğrafi işaretleme çalışmalarında sona geldiklerini bir röportajda şöyle anlatmıştır: “Öncellikle temel hedeflerimizden bir tanesi Gökçeada Koyununun coğrafi işaret olarak tescillenmesi. Bununla ilgili son aşamaya geldik. Bir tek et analizlerimiz kaldı. Analizlerimizi de yaptıktan sonra coğrafi işareti de almış olacağız. Zincir marketlerle bir takım anlaşmalar yaptık. Ada kuzusunun özellikle Türkiye halkına tanıtılması ve tüketiciyle buluşturulması adına şuan faaliyetlerimiz başlamış durumda. Bu doğal eti herkesin tüketmesini istiyoruz. Ayrıca, bunun internet üzerinde de pazarlaması olacak. Biliyorsunuz doğallık çok önemli. Doğal ve organik ürünler son dönemde revaçta. Bu hayvanlar da yılın 12 ayı doğada yetişen bir ürün”.

Ada’da, bağcılık Rum nüfusun yoğun olduğu dönemlerde daha aktifken bugün daha kısıtlıdır. Gökçeada’da her geçen yıl aratan turizm faaliyetleri de ada ekonomisi açısından önemlidir. Ekoloji temelli turizm hareketleri ve bağlantılı olarak organik tarım girişimleri devlet tarafından da çeşitli teşviklerle desteklenmektedir.
Gökçeada balı ve kurabiyesi içinde coğrafi işaret almaya çalışılıyor.

Çanakkale’de endemik bir arı türü: Gökçeada Arısı
Lavanta tarlaları. Fotoğraf: @imvros.island
Lavanta tarlaları. Fotoğraf: @imvros.island

Albert Einstein, “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz” der.

16 Mayıs 2019 tarihli Resmi Gazete’de; Tarım ve Orman Bakanlığı Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tescil Komitesi kararı ile tanımları morfolojik özellikleri, biyolojik özellikleri, genetik özellikleri ve diğer özellikleri belirtilen Gökçeada Arısı (Apis mellifera Anatoliaca) tescillendi.

Gökçeada Arısı, adanın zor şartlarına uyum sağlamış bir arı türü… İlk bakışta farklı olduğunu görüyoruz.. Çok küçük… Kafkas arısından üçte bir oranında küçük… Çok çalışkan ve çok dayanıklı. Bu çok önemli! Düzenli bir çalışma sistemi var. Yani kovan içinde belli bir düzen içinde çalışıyor. Tüm arılar böyle ama bazı arılar, örneğin kat atılmalarında nazlanırlar…

Gökçeada Arısı “oğul verme” ye çok meyilli değil… İlk bakışta bu iyi bir şey değilmiş gibi görünse de, teknik olarak oğula meyilli olmaması iyi bir özelliktir. Teknik olarak arıyı çoğaltmak; bölmek ve ana arı vermek suretiyle yapılmalıdır. Gökçeada Arısı mecbur kalmadan oğul verme yoluna başvurmuyor.

En azından benim bilgime göre, genelde yerli arılarımız çalışkan ama hırçın olur. Bu bende bir önyargıydı. Gökçeada arısıyla tanıştıktan sonra bu önyargım tamamen yok oldu. Çok sakin bir arı. Kovanda çalışırken arı ölümüne sebebiyet vermediğimiz sürece maske kullanmadan arıya yaklaşabiliyor ve kovanda her türlü çalışmayı yapabiliyorsunuz.

Bir de şu var.. Teknik arıcılıkta, arılara besleme amaçlı şeker şurubu verilebilir. İlkbahar ve sonbahar bakımı veya beslemesi şeklinde. Gökçeada da bu da yapılmıyor. Yani hiç bir şurup veya şeker verilmiyor. Çünkü organik bal üretimi yapılıyor. O yüzden Gökçeada Balı da çok güzel… Geven, kekik, hayıt (ayıt) ve birçok çiçeğin karışımından oluşan organik, özel ve şifalı bir bal…

Betül Çiner

Betül Çiner, 1982 yılında Kütahya’da doğdu, ilkokul ve liseyi İstanbul'da okudu. 2003 yılında Sakarya Üniversitesi Geyve MYO Peyzaj bölümünü okul birincisi olarak bitirdi. 2005 yılında Ercan Çiner ile hayatını birleştirdi. 2015 yılında A.Ü. İlahiyat ön lisans eğitimi aldı. 2018 yılında Kerem'in annesi oldu. 2020 yılında İstanbul Üniversitesi Orm. Fak. Peyzaj Mimarlığı'ndan mezun oldu ve CNR Peyzaj şirketini kurdu. Peyzaj Mimarı olarak aktif iş hayatına devam etmekte, her alanda araştırma yapmayı, okumayı, gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi sevmektedir.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

2 Responses

  1. Hanım dedi ki:

    Doğasına, kültürüne, kimliğine hayran kalmamak elde değil lakin benim aklım kahvaltı sofrasında kaldı umarım yerinde nasip olur🤭 harika bir yazı elinize sağlık 💐

    • Betül Çiner dedi ki:

      Aklıniza düsmüs olması bir gün yolunuzun oraya düşecegine de alamettir😉 Doğa severlerin asla vazgecemedigi bir cennet adeta.Umarim en kısa zamanda ziyaret edersiniz..sevgiler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir