Sakin Şehir hareketi; Cittaslow

Cittaslow logosu.

Pek çoğumuz için yaklaşık bir sene öncesine kadar, hızlı yaşadığımız hızlı tükettiğimiz bir yaşam şekli vardı. Bu yaşam şekline öyle kaptırmıştık ki kendimizi, durup dinlenmeye, kendimizi dinlemeye, kitap okumaya, ailemizle kaliteli zaman geçirmeye, arkadaşlarla hoş vakit geçirmeye, hobiler için zaman ayırmaya hiç zamanımız yoktu… Adeta unutmuştuk bunları…

Hızlı yaşam sonucu daha hızlı yemek yemek, daha hızlı alışveriş yapmak, gideceğimiz yere daha hızlı ulaşmak için daima sonu gelmeyen bir koşuşturma içindeydik. Artık ihtiyaçlarımızı çoğumuzun çocukluğundaki bakkal, kasap, manav gibi küçük esnaflar yerine AVM’ ler den giderir olmuştuk. Çocuklarımızın oyun oynayacağı alanlar yerinde otoparklar, daha çok park ve yeşil alan yerinde ise betonarme yapılar vardı artık.. Sağlıksız yiyecekler, hava kirliliği, trafik, yalnızlık ve tüketim modern yaşamın vazgeçilmezi gibiydi…

Bu yaşam tarzı modern insanda psikolojik rahatsızlıklar, kalp hastalıkları ve kanser gibi birçok hastalığa neden olmanın yanı sıra; yaşadığımız şehirleri sürdürülemez hale getirdi. Ve şehirlerimiz bu hızlı yaşamın ihtiyaçlarını karşılayamadığı gibi, dünyanın birçok yerindeki doğal kaynakları kilometrelerce yola rağmen kendi ihtiyaçları için getirtmesi kaynakların yok olmasına neden olurken, hem doğayı hem de insanları tüketmektedir.

Daha hızlı yaşadığımız, daha çok tükettiğimiz bu şehirlerde doğadan ve birbirimizden koparıldık. Bunun farkına tüm dünyayı sarsan Covid-19 sebebiyle alınan tedbirler gereği en güvenli mekanlarımız evlerimizde kalmak zorunda olduğumuzda anladık. Artık bir yerlere yetişme telaşımız, trafikte geçen saatlerimiz, alelacele yenilen yemeklerimiz yoktu… Zoraki de olsa zihnimizi ve bedenimizi dinlendirmeye aldık.. Ve ruhumuza özümüze yolculuğa başladık…

Gördük ki bizim için en değerli olan hayatımızın devam etmesi için en başında sağlık geliyordu. Önceleri vaka haberlerini ve yapayanlız ölümle sonuçlanan hayatları haberlerden izledikçe, aldığımız nefesin, tenimizde hissettiğimiz güneşin, yağmurun, doğanın, organik yaşamın, ekolojik dengenin, ailemizin, arkadaşlarımızın, ne kadar önemli olduğunu anladık.

Ve sonuç olarak tüketim odaklı hayatın bizlere mutluluk ve huzur getirmediğinin farkına vardık. Daha çok doğayla iç içe, daha çok üreterek, daha az tüketerek, sade, sakin bir yaşam biçimini arzu ediyoruz. Cittaslow (Sakin Şehir) hareketi işte bu taleplerin bir adımı olarak ortaya çıktı.

Nüfusu 50.000’nim altındaki kentlerin üye olabildiği uluslararası bir belediyeler birliği olan Cittaslow, 1999 yılında İtalya’nın Greve in Chianti kentinde kurulmuştur. İtalyanca Citta (Şehir) ve İngilizce (yavaş, sakin) kelimelerinden oluşan Cittaslow kelimesi, Sakin Şehir anlamında kullanılmaktadır.

Cittaslow, bir kentin yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin ve kalkınmasının kentin kendi özgün yapısının, mimarisinin, gelenek ve göreneklerinin, yerel yemeklerinin ve tarihsel kimliğinin korunmasıyla mümkün olacağını öngörmektedir.

Cittaslow felsefesi, kentlerin hangi alanlarda güçlü ve zayıf olduklarını analiz etmelerini ve sahip oldukları imkânlar çerçevesinde bir strateji geliştirmelerini teşvik etmektedir.

Bir şehrin Cittaslow olması, o şehrin dokusunun, renginin, müziğinin ve hikâyesinin uyum içinde, şehir sakinlerinin ve ziyaret edenlerin zevk alabilecekleri bir hızda yaşanması anlamına gelmektedir.

Yerel zanaatı, tatları ve sanatları sadece eskilerin hatırlayabildiği kavramlar olmaktan çıkarmak için bunları yeni nesillerle ve kenti ziyaret eden misafirlerle paylaşmaktır. Hayatın tek amacının bir yerlere yetişmek olmadığını, doğaya zarar vermeden de kentlerin gelişebileceğini ve içinde bulunan andan zevk alınması gerektiğini insanlara hatırlatmaktır.

Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır.

Milan Kundera


Aynı zamanda Cittaslow, insanların kendi sağlıklarını ön planda tutmalarını ister. Bunu gerçekleştirmek için de hava, gürültü, ışık ve elektromanyetik kirliliklerin sürekli kontrol edilmesi ve sağlığı tehdit etmeyecek boyutta tutulması gereklidir. Çöp toplama saatlerinden ilaçlamaya kadar birçok konuda önlem almak ve uygulamaktır. Yerel üreticileri desteklemek ve onların ürünlerini satabilecekleri satış merkezleri oluşturmaktır. Çevreye ve insana zararlı olmayan alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesidir. Belki de en önemlisi bir şehrin, dünyada binlerce birbirinin ayni şehirden kendini farklılaştırmasıdır.

Cittaslow Türkiye

Cittaslow Hareketi nasıl ortaya çıktı?

1986 yılında bir grup eylemci, İtalya’nın Roma kentinde açılmak istenen bir McDonald’s restoranını, hamur işi fırlatarak protesto ederler. Eylemcilerin lideri İtalyan yazar Carlo Petrini’dir. Slow Food hareketi kendine sembol olarak ‘Salyangoz’u seçer. Hayat içinde sürekli yiyerek ağır ağır ilerleyen salyangoz bir anlamda insanoğlunun yolculuğunu da temsil eder. Yavaş, temkinli ancak kararlı ilerleyen ‘Salyangoz’ cüssesinden beklenmeyecek mesafeler aşar, ayni zamanda geçtiği yerlerde iz bırakır. Slow Food hareketi de ayni sembolü salyangoz gibi çıkış noktasından bugüne inanılmaz mesafeler kat eder, izini takip edenleri yanıltmaz.

Slow Food; fast food, hızlı yaşam ve yerel yemek geleneklerinin kaybolmasına karşı bir tepki ve bilinçlendirme hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Sonrasında da uluslar arası bir birliğe dönüşür ve bugün dünyanın 153 ülkesinde bin 300 convivium (yerel örgüt) ile yaklaşık 100 bin üyesi bulunmaktadır.

Cittaslow, Türkiye’de 2009 yılında İzmir’in Seferihisar Belediye’sinin bu ağa dahil olmasıyla kentlerin geleceklerini güvence altına alabilmelerine imkan sağlamış ve yerel yönetimler için bir yol haritası olmuştur.

Cittaslow; çarpık yapılaşmaya, küreselleşme ve para kazanma adına kentin bütün değerlerinin hiçe sayılmasına, hızlı ve modern yaşama adına bireyin kendi gelenek, göreneklerine ve toplumun diğer bireylerinden giderek uzaklaşmasına karşıdır. Günümüzde 30 ülkede yaklaşık 268 kente yayılan harekete Türkiye’den 18 kent (Seferihisar-İzmir, Akyaka-Muğla, Gökçeada-Çanakkale, Yenipazar-Aydın, Taraklı-Sakarya, Ahlat-Bitlis, Eğirdir-Isparta, Gerze-Sinop, Göynük-Bolu, Güdül-Ankara, Halfeti-Urfa, Köyceğiz-Muğla, Mudurnu-Bolu, Perşembe-Ordu, Şavşat-Artvin, Uzundere-Erzurum, Vize- Kırklareli, Yalvaç-Isparta) üyedir.

Cittaslow Kriterleri

Cittaslow kentler ağına dahil olabilmenin temel koşulu, kentlerin nüfusunun 50 bin’den fazla olmamasıdır. Cittaslow birliğine üye olan kentlerin ve üye adaylarının Yavaş Felsefesine bağlı kalmaları ve bu çerçevede hareket etmeleri için 72 adet üyelik kriteri belirlenmiştir.

Adaylık başvurusunda bulunacak olan kentler öncelikle kendileri bir ön değerlendirme yapıp bu kriterlerin en az yüzde 50’sini yerine getirip getirmediklerine karar vermeleri gerekmektedir. Bir sonraki aşamada ulusal Cittaslow otoritesine başvurusunu yapabilir. Buradan alınacak onayın ardından merkezi İtalya’nın Orvieto kentinde bulunan Uluslararası Sakin Şehirler Birliği’ne başvuru iletilir. Eğer aday şehir, gerekli kriterleri yerine getirir ve karşılayacağına dair somut adımlar ile planlar sunmayı başarabilirse Sakin Şehir olmaya hak kazanır (Köstem, 2012’ ye atfen Yalçın, 2013).

Yalçın, A. ve Yalçın, S., Sürdürülebilir yerel kalkınma için cittaslow hareketi bir model olabilir mi?, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, cilt 5, no 1, 2013 ıssn: 1309-8012 (online), sf:38.

Bir sonraki yazımda bir Cittaslow kenti olan Gökçeada (eski adıyla İmbroz)’ dan bahsedeceğim.

Selam ve sevgiyle…

Betül Çiner

Betül Çiner, 1982 yılında Kütahya’da doğdu, ilkokul ve liseyi İstanbul'da okudu. 2003 yılında Sakarya Üniversitesi Geyve MYO Peyzaj bölümünü okul birincisi olarak bitirdi. 2005 yılında Ercan Çiner ile hayatını birleştirdi. 2015 yılında A.Ü. İlahiyat ön lisans eğitimi aldı. 2018 yılında Kerem'in annesi oldu. 2020 yılında İstanbul Üniversitesi Orm. Fak. Peyzaj Mimarlığı'ndan mezun oldu ve CNR Peyzaj şirketini kurdu. Peyzaj Mimarı olarak aktif iş hayatına devam etmekte, her alanda araştırma yapmayı, okumayı, gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi sevmektedir.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

4 Responses

  1. Hanım dedi ki:

    Sakın şehirler, sakın insanlar …. İhtiyacımız olan şeyler birazda bunlar sanırım.
    Şimdiden Gökçeada nın sakinliği güzelliği sardı içimi beklemedeyim 🙂

    • Betül Çiner dedi ki:

      Tarihiyle, külturüyle, dogal güzellikleriyle kiymetli kentlerimizi korumanın ve yerel halkinin kalkınmasının bir yolu cittaslow felsefesi..umarim Turkiye’de uye kentlerin sayisı giderek artar🤗

  2. Büşra Kartaler dedi ki:

    Hayat telaşına öyle bir kaptirmistik ki kendimizi dediğiniz gibi ruhumuza içimize benliğimize dönmek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Cittasloe felsefesiyle alakalı bilmemiz gerekenleri çok samimi ve güzel bir şekilde anlatmışsınız emeğinize sağlık.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir