Hayvan Çiftliği; Bütün Hayvanlar Eşittir!

Asıl adı Eric Arthur Blair olan yazar George Orwell, Hindistan’da görev yapan İngiliz bir baba ve Burma’da yaşayan Fransız bir annenin oğlu olarak Hindistan’da dünyaya geldi. Farklı meslek dallarında çalıştıktan sonra hayranlık duyduğu Jack London’ın izinden giderek yazar olmaya karar verdi ve 1945 yılında Hayvan Çiftliği (Animal Farm) kitabı ile dünya çapında büyük bir üne kavuştu. 1949 yayımlanan bir diğer önemli kitabı olan ‘Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ ile yine çok konuşulan yazar, yakalandığı verem hastalığından kurtulamayarak 1950 yılında, henüz 47 yaşındayken hayatını kaybetti.

Bugün size George Orwell’ın bir çok insan tarafından tanınmasını sağlayan eseri Hayvan Çiftliği’nden bahsedeceğim ama ona geçmeden önce şu hatırlatmayı yapmakta fayda var.

Orwell’ın eserleri artık telifsiz

Son zamanlarda George Orwell’ın kitaplarını bir çok yayın evinde görebiliyoruz. Bu zamana kadar ülkemizde kitapların yayın hakkını elinde bulunduran Can Yayınları, artık basım hakkını elinde bulunduran tek yayın evi değil. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre, yazarın yaşadığı süre boyunca kendisine ve ölümünden sonra 70 yıl süre ile varislerine ödenen teliflerin süresi 1 Ocak 2021 tarihiyle dolduğu için artık isteyen herkes Orwell’ın eserlerini izin almaksızın, telif ödemeksizin kullanma hakkına sahip. Yazarın varisleri için üzücü ve buruk bir durum olsa da okuyucu açısından zengin bir tecrübe olacağı kesin.

Şimdi farklı yayın evlerinden önümüzdeki günlerde sık sık karşımıza çıkacağını düşündüğümüz Hayvan Çiftliği’ne ve anlattıklarına bir bakalım.

Hayvan Çiftliği; Bütün Hayvanlar Eşittir.
Hayvan Çiftliği. Fotoğraf: Macide Yirmibeşoğlu

Hayvan Çiftliği

Hayvan Çiftliği, masalsı anlatımıyla derin sistem eleştirisi üzerine kurulmuş bir baş yapıtdır. Yazar, Sovyet Devrimi’ni, sonrasında yaşanan diktatör yönetimi ve Stalin’i eleştiren bir kurguyla karşımıza çıkar. Fakat kendisine yöneltilen bir soruya karşılık şu açıklamayı da yapmayı ihmal etmemiştir:

Öncelikli niyetim, romanın Rus Devrimi’yle alakalı bir hiciv olmasıydı. Fakat daha geniş bir çerçeveye uyarlanabilmesini, inanların totaliter her türlü değişime karşı çıkabilmesini de göstermek istedim’

Peki Hayvan Çiftliği’nde neler oluyor?

Beylik Çiftliği’nden Hayvan Çiftliği’ne

Bay Jones adlı bir adamın sahibi olduğu Beylik Çiftliği’nde yaşayan hayvanlar, kendilerini kullanan ve sömüren insanlardan kurtulmak isterler. Tüm hayvanlara eziyet eden Bay Jones, bir gün yemlerini vermeyi unutunca ayaklanma başlatıp onu çiftlikten kovarlar ve kendi otoritelerini kurarlar. Bu otoriteye ön ayak olan ve fikirleri yayanlar ise Napoleon ve Snowball’un başını çektiği domuzlardır. Böylece Napoleon çiftliğin yeni önderi olur ve Beylik Çiftliği yazısı silinir, yerine Hayvan Çiftliği yazılır.

Yedi emir

İnsandan arındırılmış çiftliklerinde yeni bir yaşama başlayan hayvanlar, çiftlik evinin müze olarak korunmasına karar verirler. Tüm hayvanlar özgür yaşamın keyfini sürerken, domuzlar hayvancılığın temel ilkelerini belirlerler ve duvara herkesin uymak zorunda olduğu yedi emir yazılır:

  • 1- İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
  • 2- Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
  • 3- Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
  • 4- Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
  • 5- Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
  • 6- Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
  • 7- Bütün hayvanlar eşittir.

Bu yedi emre uyulur mu?

Bir süre için evet ama zamanla bir grup ayrıcalıklı konuma gelirken yedi emir de bazı kelime oyunlarıyla değişime uğrar. Buna anlam veremeyen diğer hayvanlar ayrıcalıklı konumdaki domuzlar ve köpekler tarafından bir şekilde ikna edilirler. Böylece sorgulamaktan vazgeçip itaat etmeye devam ederler.

Hayvan Çiftliği’ndeki karakterler neyi temsil ediyorlar?

Yazının başında da belirttiğim gibi Hayvan Çiftliği, Sovyet Rejimi ve Stalin üzerine göndermeler yapar. Yazarla yapılan yazışmalar ve geçmişten günümüze gelen yorumlamalar sonucu kitaptaki her karakterin o döneme ait öğeleri temsil ettiği kabul edilir.

  • Napoleon: Önder domuz olarak karşımıza çıkar. Stalin ve tek gücü temsil eder.
  • Snowball: Gücü elinde bulunduran diğer bir domuzdur. Napoleon ile otorite çekişmesine girince köpekler tarafından çiftlikten sürülür. Sovyet siyasetçilerden Troçki’yi temsil eder.
  • Köpekler: Sovyet Gizli Servisi KGB’yi temsil eder.
  • Squelar: En önemli domuzlardan biridir. Hitabeti ve ikna kabiliyeti yüksek olduğu için hayvanlar onu dinlerler. Ne zaman bir kural bozulacak olsa Squelar, ön plana çıkar. Dönemin Rus medyasını temsil eder.
  • Moses: Karga Moses pek iş yapmaz, çalışmaz. Sadece öyküler anlatır. Ona inanıp ilgiyle dinleyenler de vardır, inanmayanlar da. Moses, kiliseyi temsil eder.
  • Benjamin: Kendi halinde yaşlı bir eşektir. Yeniliğin karşısında durup, pek bir şeyle ilgilenmeyen Benjamin, karamsar ve deneyimli eski nesli temsil eder.
  • Mollie: Tek dertleri iyi ve konforlu yaşantılarını devam ettirmek olan aristokratları temsil eder.

Eleştirel bir baş yapıt

Kitap yazarken uzun cümlelerin gereksiz olduğunu belirtip aktif bir anlatım tarzı benimseyen George Orwell, Hayvan Çiftliği’ni yazarken de basit bir dil kullanmıştır.

Tabi eseri okurken ne anlattığını bilmeniz de farklı bir hisle okumanızı sağlayacaktır. Şahsen bir kere okunacak bir kitap olmadığını düşünüyorum, belki de defalarca altı çizilerek okunacak türden.

Hem İngilizce hem Türkçe olarak defalarca okusam da her seferinde tekrar okumaktan asla sıkılmadığım bu baş yapıtı herkese tavsiye ediyorum.

Keyifli okumalar…

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir