Dostoyevski 200 yaşında!

Dostoyevski 200 yaşında!
Vasiliy Perov tarafından 1872’de çizilen portresi

Rus Edebiyatının şüphesiz en önemli isimlerinden olan Rus yazar, filozof, çevirmen ve mühendis Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin 200. doğum günüydü dün. “Suç ve Ceza”, “Budala”, “Ecinniler”, “Delikanlı” ve “Karamazov Kardeşler” gibi ölümsüz romanların yazarı Fyodor Dostoyevski, sadece Rus halkının değil tüm insanlığın ortak dertlerini anlattı.

Dostoyevski’nin “Ölüler Evinden Anılar” kitabında sevgi açı insanları anlattığı tekme yiyen köpek hikayesi insan psikolojisini anlama noktasında da ilgin. kesitler içeriyor. Hikayede, herkesin tekmelediği bir köpeğin başını okşadıktan sonra o köpeğin onu her gördüğü yerde kaçmasını ve ondan korkmasını anlatır. Kıssanın hissesi, “Sevgi almayı bilene ve ‘lâyık olana’ verilir.” dir.

Dostoyevski’nin çok paylaşılan sözlerinden bir kısmını sizler için derledik;

“Sevmek, güzel birinde aşkı aramak değil, o kişide bilmediğin bir zamanın, beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.”

“Varlığı birşey kazandırmayan insanların, yokluğu da bir şey kaybettirmez.”

“Korktuğum tek bir şey var: Acılarıma layık olamamak.”

“Yeni bir adım atmak, yeni bir kelime söylemek, insanların en fazla korktuğudur.”

“Yüz adet şüphe bile bir adet kanıt oluşturmaz.”

“Bir medeniyetin durumunu öğrenmek için hapishanelerine bakmak yeterlidir.”

“Eskiden yas tutulan şeylerin bir zaman sonra neşeli anılara dönüşmesi insan hayatının sırlarından biridir.”

“Saçmasapan konuşmak, insan türünün diğer canlılara karşı sahip olduğu bir imtiyazdır. Bir kişi saçmasapan da olsa konuşarak doğruyu bulabilir. Saçma konuşuyorum, o halde insanım.”

“Dünya, absürtlükler üzerine kurulu. Onlar olmasaydı hiçbir şey olmazdı.”

“Eğer aşk varsa, mutluluk olmasa da olur. Hatta üzüntü varsa bile aşıkken hayat tatlıdır.”

“Günah söz konusu olunca her insan başkasının günahından da bir miktar sorumludur. Tek başına günah diye bir şey yoktur.”

“Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, övünme hakkını vermez, zaten herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorundadır.”

“Ruhunu yitirmiş bu çağın vebası; düşünememek değil, hissedememektir.”

“İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur.”

“İnsanlar seni çözemedikleri zaman ön yargılarını kullanırlar.”

“Oysa yüreği temiz olmayanın anlayışı da kıttır.”

“Her şeyi anlıyorum. Ve bu beni öldürecek.”

“Önce biraz ağladılar ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır.”

“Herkesi öldürüyoruz sevgili dostum. Kimini kurşunla, kimini sözlerle, kimini yaptıklarımızla ve kimini de yapmadıklarımızla.”

“İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir. “

“Saygının olmadığı yerde sevgi de kaybolmaya başlar.”

“Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.”

“Hayatımızda en yüce, en güçlü ve yararlı dayanağımız;
Ana, baba evinden kalma anılarımızdır..”

“Anlayabilmesi için önce kalbi olmalı insanın.”

“Bir fikir ayrılığına rağmen karşındakine saygı duyabiliyorsan, insan olmuşsun demektir.”

“Artık farkına varmışsınızdır, çevrenizdekilerin el çabukluğu, hile ve düzenbazlıklarla dolu bir karışım olduğunun.”

“Bir katilden daha câni insanlar gördüm. Umudumuzu öldürenleri gördüm.”

“Güzel bir kadın göze, iyi bir kadın ise kalbe hoş görünür..! Birincisi pırlanta gibi ama geçicidir. İkincisi ise mutluluk kadar gerçekçidir..”

“Çiçeklerin altında yılanların olduğunu da öğrendim.”

“Cehennem, insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir.”

“Olmam gereken yerden çok uzaktayım. Belki de yoruldum, bilmiyorum. Öyle karışık, öyle yabancıyım ki. Bu aralar kendime bile gelemiyorum.”

“İnsanın yaptığı yanlışlardan en büyüğü, başkaları karşısında gülünç olmaktan korkmasıdır.”

“Zekice hareket etmek, zekadan daha fazlasını gerektirir.”

“Sağlam çocuklar yetiştirmek, bozulmuş yetişkinleri düzeltmekten daha kolaydır.”

“Bizim gibi basit ve ölümlü insanlar en nihayetinde kaybediyordu.”

“Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır.”

“Dünyayla mücadele etmek istiyorsan, önce kendinle olan mücadeleni kazan.”

“Bu devir, cahil insanların en parlak zamanı, sevgisizliğin, duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, nankörlüğün, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. “

“Erkek, ulaşamadığı kadını lanetler. Kadın, ulaşamadığı erkeğe “aşk” der.”

“Eylemde bulunarak aşık olmak, hayal kurarak aşık olmaktan çok daha zordur.”

“İnsan olmanın sırrı kişinin yaşamasında değil, uğruna yaşayacağı şey olmasındadır.”

“Dünyada gerçeği konuşmak kadar zor, yalakalık yapmak kadar kolay bir şey yoktur.”

“İyi adamlar yalnızlıktan ölüyor.”

“İnsan bazen acı çekmeye fena halde aşıktır.”

“Nasıl oluyor da böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız, kaprisli insan yaşayabiliyor?”

“Ruh, ancak çocuklarla iyileşir.”

“Kendi yolunda yanlış yöne gitmek, başka birinin yolunda doğru yöne gitmekten iyidir.”

“Hepiniz birer geveze ve farfaracıdan başka bir şey değilsiniz. Küçücük bir acınız olsa, on paralık yumurtası için ortalığı birbirine katan tavuklara dönersiniz!”

“Nefrete sevgiden fazla güvenirim. Çünkü, nefretin sahtesi olmaz!”

“İnsanın en iyi tarifi, iki ayaklı nankör olmasıdır.”

“Bence tüm büyük insanlar, dünyada gerçekten acı çekmiş insanlardır.”

“Samimi olmak, aptal olmamaya engel değildir.”

Dostoyevski’nin hapishanede gözlemlediği köpeği ve insanlarla ilgili harika tespitini de şuraya bırakalım:

“Dostoyevski, 1849 yılında devlet aleyhine bir komploya karıştığı iddia edilerek tutuklanır. 10 ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedilir. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürülür. Cezasını çekmesi için Sibirya’da bulunan Omsk Cezaevi’ne gönderilir. Burada dört yıl hapis kalır. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını “Ölüler Evinden Anılar” adlı kitabında toplar. Hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını ifade eder. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitle ile karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar.

Dostoyevski, hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar.

Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir sevgi açıdır. Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer…”

Dostoyevski’nin en sevdiğiniz sözü ya da eseri hangisi?

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir