Çiçeklerin Kraliçesi: Gül

Bahçesarayı’ndan Ece M. Dörtkardeşler, çiçeklerin kraliçesi sayılan gülün tarihine, anlamlarına ve kullanım alanlarına doğru güzel bir yolculuğa davet ediyor bizleri.

Dilimizde aynı anda hem fiil hem de isim olarak kullanılabilen birçok kelime var, ama en etkileyici olanı ve ruha en çok dokunanı “gül” sanırım.

Çiçeklerin kraliçesi, Gül
Kırmızı Gül. Fotoğraf: Ameen FahmyUnsplash

Mutluluk veren, ruha çok iyi gelen, içimizi aydınlatan ve ısıtan gülmek eylemi ile bu eylemin gerçekleşmesine etki eden, yüzlerce şarkıya konu olan, onlarca manası olan çiçeklerin aynı kelimeden türüyor olması sizce tesadüf mü?

Hiç sanmıyorum…

Tarihi insanlık tarihinden öncelere dayanan güllerin anavatanı Anadolu, Çin ve İran olarak bilinir, fakat uygun şartları sağladığınızda dünyanın her yerinde gül yetiştirebilirsiniz. Ülkemizde güllerin vatanı Isparta’dır.

Günümüzde parfümlerin ve birçok kozmetik ürünün ana kaynağı gül yağı oldukça kıymetlidir, çünkü 4 ton gülden 1 kg gül yağı elde edilebilir, yan ürün olarak da cilt temizliğinin ve tatlıların vazgeçilmezi gül suyu ortaya çıkmaktadır. Çayı, reçeli, likörü, şarabı, lokumu da cabası.

Onlarca farklı cinsi ve türü olan güller tarih boyunca mistik kokularıyla davetlerde farklı şekillerde kullanılmakla kalmamış, kadınların güzellik reçetelerinde yer bulmuştur.

Kleopatra’nın gülleri çok sevdiği, hatta süt banyolarına gül yaprakları eklediği ve afrodizyak olarak gülleri kullandığı söylenir.

Romalılarsa özellikle güllerden elde ettikleri suları antibakteriyel olarak kullanıp, gül suyu ile banyo yapmaktan hoşlanırlarmış.

Bütün bu özelliklerinin yanında birçok farklı dinde, inanışta ve ritüelde güller baş tacıdır.

İslamiyette Hz. Muhammed’i, hristiyanlıkta Hz. Meryem’i temsil etmektedir.

15. yüzyıla gelindiğinde ise güller bir savaşa isim olmuş. İngiltere’de York ve Lancaster aileleri arasında o dönemde patlak veren iç savaşa “çifte gül savaşı” veya “güllerin savaşı” denilirmiş, çünkü ailelerden biri kırmızı gülü, öteki ise beyaz gülü armasında taşırmış.

Peki ya aşk?…

Aşkın en büyük temsilcisi, çiçeklerin kraliçesi güldür.

Mitolojik efsanelere göre Aphrodite’nin en sevdiği çiçeğin gül olduğu ve kırmızı gülün büyük aşkı Adonis’in kanından doğduğuna inanılmaktadır.

Hindu geleneklerinde, tanrıça Lakshmi’nin (aşk tanrıçası), bir Gül’den doğduğuna inanılır.

Divan edebiyatında bülbül aşığı, gül sevgiliyi temsil etmektedir. Bülbülün güle aşkı yüreklere en çok dokunandır. Bülbül güle kavuşamasa da bilir ki gül kendi toprağında ve dalında güzeldir. Bülbül için gülü uzaktan sevmek, onun için aşkla ötmek en güzelidir.

Kırmızı gül aşkı ve sevgiyi, açık pembe gül teşekkürü ve nezaketi, turuncu gül heyecanı ve tutkuyu, bordo gül sonsuz aşkı, lavanta gülü ilk görüşte aşkı, beyaz gül saflığı ve masumiyeti, sarı gül sevinci ve mutluluğu, mavi gül ilahi aşkı ifade eder.

Kim bilir, belki de aşk mevsimi baharın bir diğer adının “gül mevsimi” oluşu da rengarenk güllerin bu anlamlarında gizlidir.

Bora Ayanoğlu ne güzel anlatmış “Güller ve Dudaklar” da aşkı.

Gülünce dudakların bir gonca güle benzerdi

Ben dudaklarını sense gülleri severdin

Güller ve dudaklar şimdi ne kadar acı ve gizli

Eski bir aşkı anlatır

Güller ve dudaklar şimdi..

Bora Ayanoğlu

Şiirlere, şarkılara konu olan çiçeklerin kraliçesi size de hayal ettiğiniz aşkı getirsin.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir