Ruhunuz Hastalandığında Ne Yaparsınız?

Hayatın içinden bir örnekle başlayacağım anlatmaya. Üstelik bu hikaye ne Kırmızı Oda dizisinden ne Masumlar Apartmanı‘nın senaryosundan ne de bir psikiyatrın kitabından alındı. Bizzat yaşadığım şehirde şahit olunan kurguyla süslenmemiş ruh sağlığı ile ilgili tamamen gerçek bir kesit.

Birkaç yıldır evli olan bir çift var. Kadın sürekli evi temizliyor, bulaşık ve çamaşır yıkıyor. Bakıldığında bu durum ne yazık ki ev hanımlarının tamamında görüldüğü için normal gelebilir fakat işin iç yüzü daha farklı. Kadın kapıyı açmak için kapı koluna bile dokunduğunda ellerini yıkıyor ve bu eylemi günde yüzlerce kez yapıyor. Üstelik el yıkama işlemi de dakikalarca sürüyor. Öyle ki vaktinin büyük kısmını ellerini yıkayarak geçirdiği için eşi işten geldiğinde akşam yemeği bile yiyemiyorlar. Kadın gece saat ikide, üçte ancak yemek hazırlamış oluyor ve eşini yemek yemesi için uykudan uyandırıyor o saatte yemek yiyorlar.

Ruhunuz Hastalandığında Ne Yaparsınız? Çizim: Feyza Nur Bolatlı
Çizim: Feyza Nur Bolatlı

Neredeyse her gün bu şekilde geçiyor. Bir defasında adam yüklü bir market alışverişi yapıyor. Kadın tüm malzemeleri tek tek uzun süre yıkayıp buzdolabına öyle koyduğu için kıyma, tavuk, et gibi çoğu malzeme dolaba yerleştirilene kadar bozulmuş oluyor. Hem malzemelere hem de harcanan bütçeye yazık oluyor. Üstelik adam her defasında kadını tedavi olması için doktora götürmek istiyor. Fakat kadın asla kabul etmiyor. Bu yüzden de günleri böylesi bir yaşam içinde geçip gidiyor. Belki de kadın durumun ruh sağlığı ile ilgili olduğunu fark etse, tedavi olsa, bir uzmandan yardım alsa, terapiye başlasa tüm bu işkence hem kadın hem de adam için sona erecek hatta çevresindeki tüm herkes için de.

Birtakım Ön Yargılar..

Fakat toplumumuzda ne yazık ki psikiyatrlara, psikologlara ve psikolojik danışmanlara yani genel olarak psikoloji bilimine ve ruh sağlığı çalışanlarına yönelik yoğun bir ön yargı söz konusu. Bu ön yargının son yıllarda azalmaya başlaması da elbette sevindirici. Bu değişimde televizyon programlarının ve sosyal medyanın da etkisi büyük.

Psikoloji bilimine ve ruh sağlığı çalışanlarına dair uzun yıllardan bu yana sürüp gitmekte olan bu ön yargının medya aracılığıyla yavaş yavaş kırılmaya başlanması medyanın az rastlanan faydalı yönlerinden biri diyebiliriz. Özellikle son zamanlarda çeşitli terapi seansları dizilere bile yansıtılmaya başlandı. Bu durumun etik olup olmadığı tartışılır. Fakat ne olursa olsun bu sahneler toplumun ilgisini çekmeyi başardı. Sonuçta psikoloji bilimiyle ve ruh sağlığı çalışanlarıyla ilgili mevcut ön yargıları kırabilmek için bir yerden başlamak gerekiyordu.

Çünkü bu mesele zannettiğimizden çok daha önemli ve üzerine tartışılması gerekiyor. Özellikle Türkiye’de halk arasında; psikiyatrların tedavi amaçlı verdiği ilaçlara, terapi seansları için psikologlara yapılan maddi yatırımlara ve okullardaki psikolojik danışmanlara bile ısrarla sürüp giden olumsuz bir tutum var.

Bu noktada çalışma hayatının her alanında ve her meslekte olduğu gibi ne yazık ki ruh sağlığı alanında da mesleğini kötüye kullanan kesimi ayrı tutuyorum. Böyle bir sorunun olduğunun bilincindeyim fakat bahsettiğim ön yargı ya da olumsuz tutum yalnızca bu kesime değil neredeyse tüm alana yönelik diyebilirim.

Ruh Sağlığı Göz Ardı Ediliyor

Ruhunuz Hastalandığında Ne Yaparsınız? Çizim: Feyza Nur Bolatlı
Çizim: Feyza Nur Bolatlı

Ruh sağlığı ile ilgili bu ön yargıları, olumsuz tutumları, yanlış algıları yıkmaya öncelikle ‘deli doktoru’ söyleminden vazgeçerek başlayabiliriz. Ne psikiyatrlar ne psikologlar ne de biz psikolojik danışmanlar birer ‘deli doktoru’ değiliz. Bize danışmaya gelen sizler de birer ‘deli’ değilsiniz.

Toplumumuzda psikolojik desteğe ihtiyacı olan kişi sayısı oldukça fazla ve ne yazık ki bunlardan yalnızca çok az bir kısmı destek alıyor. Hatta bu destek alan kesimin yine çok az bir kısmı psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunun farkında. Başlangıçta birçoğu doktorlarının ya da yakınlarının yönlendirmeleriyle geliyorlar.

Peki ya tıpkı bahsettiğim örnekte olduğu gibi psikolojik desteğe ihtiyacı olduğu halde destek almayanlar, destek almamakta ısrar edenler ve destek almaya ihtiyacı olduğunu bile kabul etmeyenler… Bu ve bunun gibi birçok gruplama yapabiliriz. Hepsinin üzerinde durmaya çalışacağım.

Ruh Sağılığı İle İlgili Farkındalık Sahibi Olanlar

İlk olarak bazılarımız gerçekten farkındalık sahibiyiz ve ruhsal anlamda desteğe ihtiyacımız olduğunu kabul edip profesyonel yardıma başvuruyoruz. Ki bu grup çok takdir edilesi ve toplumumuzda sayılarının çoğalmasını istediğimiz bir kesim. Çünkü özellikle ruh sağlığı bozulduğunda en zor şey onu fark etmektir. Fiziksel sağlık için bu mümkündür örneğin grip olduğumuzda burnumuz akmaya başlar belki ateşimiz çıkar ve tedavi olabilmek için doktora gideriz. Ama ne yazık ki ruh sağlığı ile ilgili bir sıkıntı olduğunda vücut son raddeye kadar böyle belirgin tepkiler vermeyebilir ve dolayısıyla gerçekten profesyonel desteğe ihtiyacımız olduğunu fark etmeyebiliriz. Bu yüzden de içimizde bu farkındalığa sahip olup destek almak için uzmanlara başvuran danışanların yalnızca başvuruda bulunmuş olması bile ne kadar güçlü olduklarının birer göstergesidir diyebiliriz.

Psikoloji Gerçeğini ‘Huy’ Zannedenler

Bazılarımız da ruh sağlığı ile ilgili bir problemimiz olduğunun bile farkında olmuyoruz. Bazen bu problem hayatımıza o kadar yerleşiyor ve çevremizdekiler bu durumu o kadar kanıksamış oluyor ki ortada bir sorun olduğunu bile fark edemiyoruz. Çünkü özellikle bizim toplumumuzda psikolojik problemleri ‘huy’ olarak görüyoruz ya da kişinin karakterinin öyle olduğunu ve değişemeyeceğini düşünüyoruz. Bu algı da ortada bir anormalliğin olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesine sebep olabiliyor. Hatta yakınlarımızdan ya da ailemizden biri ‘Bu durum normal değil acaba bir psikoloğa mı gitsen?’ dediğinde direkt olarak inkar ediyoruz. Durumu kanıksayan birkaç yakınımız Onun huyu bu, ben kendimi bildim bileli böyle, bu yaştan sonra değişecek hali yok ya’ gibi söylemlerde bulunuyor. Biz de bu söylemlerden de destek alarak aslında belirgin olan büyük bir öfke kontrol problemimizi ‘Can çıkar, huy çıkmaz.’ felsefesinin arkasına saklıyoruz.

Yardım Almayı Reddedenler

Kimilerimiz ruhsal anlamda birtakım sıkıntılar yaşadığımızı farkında oluyoruz ancak yardım almayı kabul etmiyoruz. Bunun birçok sebebi olabiliyor. Psikologların ya da psikiyatrların ‘deli doktoru’ olduğuna inanıyoruz, onlara gitmek için çok ciddi sorunlarının olması gerektiğini düşünebiliyoruz, yaşadığımız problemin yardım almayı gerektirmediğini, zamanla geçebileceğini ya da baş edebileceğimizi öne sürebiliyoruz ya da bu alanlarda yardım alabilmek için yüksek bir bütçe gerektiğini iddia ediyoruz. Bunlar gibi daha birçok asılsız ‘sanmak’ sayabilirim; ‘Sadece ilaç kullananlar psikoloğa gider.’, ‘Ben deli değilim neden deli doktoruna gideyim.’, ‘Bu yaştan sonra doktor ne yapabilir?’, ‘O doktorlar kamyon yüküyle para alıyorlarmış.’, ‘Falanca gitmiş ilaç verip göndermiş.’, ‘O ilaçlar insanı uyuşturuyormuş.’, ‘İnsanlar duyarsa bana ne derler?’ Toplumumuzdaki bu ‘sanmak’lar böyle sürüp gider.

Ruhunuz Hastalandığında Ne Yaparsınız? Çizim: Feyza Nur Bolatlı
Ruhunuz Hastalandığında Ne Yaparsınız? Çizim: Feyza Nur Bolatlı

Yukarıda değindiğimiz psikolojik destek almaya yönelik ön yargıları olan grupların hangisinin içerisinde olursak olalım ya da bambaşka bir algıya sahipsek bile tüm bu tabuların bir an önce yıkılmasına bir nebze de olsa katkı sağlamak için bu konuya değinmek istedim. Psikoloji bilimine, ruh sağlığı çalışanlarına ve profesyonel yardım almaya dair bilinen tüm yanlışları doğru yapabilmek adına yazıyorum.

Tabuları Yıkmak

Öncelikle bu tabuları yıkabilmek için İnsanlar ne der?’ sorusunu kendimize sormaktan vazgeçmeliyiz. Biz ihtiyacımız olan o desteği kimse için değil yalnızca kendimiz için alıyoruz ve bunun için kendimizi kimseye hesap vermeye mecbur hissetmemeliyiz. Hatta yaptığımız bu yatırımdan dolayı kendimize teşekkür etmeliyiz. Terapiye gitmenin ne kadar doğal bir durum olduğunu da kabul etmeliyiz ki bizim için aile hekiminize gitmekten bir farkı olmamalı. Çünkü destek almaya başlamamıza engel olan en büyük etken ön yargılarımız. Bu yüzden ön yargılarımızdan olabildiğince sıyrılmaya çalışalım ve ihtiyacımız olan desteği alabilmek için adım atalım. Hatta bu ön yargılarımızdan sıyrılabilmek adına bile profesyonel bir yardım alabiliriz.

Bir psikolojik danışman olarak şunu söyleyebilirim psikoloji alanı zannettiğimizin çok daha ötesinde ve oldukça geniş kapsamlı bir alan. Üstelik psikolojik destek almamız için bir hastalığımızın, sorunumuzun ya da derdimizin olmasına da gerek yok. Yalnızca rutin hayatımıza daha iyi adapte olabilmek için bile gidebiliriz. Kendimizi tanıyabilmek, farkındalık kazanmak için bile yardım alabiliriz. Daha iyi birer ebeveyn olabilmek için, iş hayatımızda daha verimi olabilmek için, hatta hayatın tadına varabilmek için de destek alabiliriz. Farkında olmadan göz ardı ettiğimiz ve aslında hayatımızı ciddi derecede etkileyen bir durumu süpürdüğümüz halının altından çıkarıp güzelce temizlemek için de terapiye gidebiliriz.

Bilinenin aksine..

Ruhunuz Hastalandığında Ne Yaparsınız? Çizim: Feyza Nur Bolatlı
Çizim: Feyza Nur Bolatlı

Aslında bir psikiyatra, psikoloğa ya da psikolojik danışmana gidiyor olmak sorunlu, problemli ya da ruhsal anlamda hasta biri olduğumuz anlamına gelmez. Üstelik bir derdi, sorunu, sıkıntısı olan ya da olmayan herkesin ihtiyaç duyduğu bir şey olabilir destek almak. Ayrıca sanıldığının aksine yalnızca bizi uyutan ilaçların verildiği bir yer de değildir. Gerek görüldüğü taktirde ilaçların da takviye olarak kullanıldığı bambaşka bir süreçtir. Ve inanın bana bu süreç sizin için hayatınıza bambaşka kapılar açacaktır. Farkında olmadan kendimiz ve sevdiklerimiz için hayatı içinden çıkılamaz bir hale getiriyor olabiliriz. Hiçbir sorunun olmadığını zannettiğimiz yaşamımızda fark etmediğimiz için üstesinden gelemediğimiz birçok problem olabilir.

Terapi süreci tüm bunları fark edebilmeniz ve hepsinin de üstesinden gelebilmenize yardımcı olmak için vardır. Bu yüzden hem kendiniz hem de sevdikleriniz için ortada bir sorun olsun ya da olmasın yaşamınızda profesyonel bir yardım alabilirsiniz. Üstelik bunu evden çıkmanın riskli olduğu şu günlerde online terapiler yoluyla bile yapabilirsiniz. Dilerim bu sürecin sizin için ne kadar faydalı olacağını profesyonel yardım aldığınızda bizzat deneyimlersiniz.

İsterseniz diğer yazılarıma bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

Şevval Babuccu

Şevval Babuccu, Lisans eğitimini Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde tamamladı. Çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinde deneme yazıları yazmakta ve Engelsiz Dershane'nin görme yetersizliği olan öğrencilerine gönüllü okutmanlık yapmaktadır.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

1 Response

  1. Esra dedi ki:

    Maalesef günümüz de psikolojik tedavi alması gerekenlerin yerine onlarla beraber yaşamak zorunda kalanlar tedavi almak durumunda kalıyor..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir