Yolculuk

Hayat bir yolculuktur. Bu yolculuğun her anında değişerek ve dönüşerek devam ederiz yolumuza.

Bu yoldaki her güzergahın kendine göre güzellikleri ve zorlukları vardır. Bir bebek olarak annemizle iç içe başlar yolculuk. Babanın katılmasıyla çevreye bakmaya başlar bu yolda çocuk oluruz. Bedenimiz değişir, seçimler yaparız ve yetişkinliğe ilk adımlarımızı ergenlikle atarız.

Uzun sürecek, önemli kararlar aldığımız ve yeni kimlikler edindiğimiz yetişkinliğimizde bebeklikten itibaren inşa ettiğimiz yolda, yetiştirdiğimiz ağaçları çiçekleri görerek devam ederiz. Yaşlılıkla yolun sonuna yaklaştığımız hissi ile tanışır, yolculuğumuzun hikayesini yazmaya başlarız. Bu yolculukta karşılaştığımız her kişinin bizde bıraktığı izleri, her yol ayrımında aldığımız kararları ve bulunduğumuz noktayı sorgularız. Yolun başında bize çok uzun görünen yolculuğun aslında ne kadar da kısa olduğunu idrak ederiz.

Anne babalar olarak çocuklarımıza hayat yolculuklarında rehberlik ederiz ve rehberlik etmenin en etkili yolu kendimizi gerçekleştirmek ve kendimiz olmaktır. Çünkü eğitim doğruları söylemek değil, doğruları yapmak ile mümkün olur.

Çocuklarımızın gideceği yolları belirleyemeyiz ama o yollardan güvenle geçmelerini sağlamak için onları en iyi şekilde donatmaya çalışabiliriz. Gençliğimiz için her zaman geleceği inşa edemeyiz, ancak gençlerimizi geleceğe inşa edebiliriz (Franklin D. Roosevelt).

Güzergahları belirleyen deneyimlerimiz ve deneyimlerden elde ettiğimiz hislerimizdir. Bir bebeğin anne ve babasıyla kurduğu ilişki yolculuğun nasıl geçeceğini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. İhtiyaçlarının karşılandığı bir ortamda güvenli bağlanma ilişkisi oluşturarak büyüyen bir bebek için yolculuk daha keyifli geçecektir. Ancak erken dönemde kayıp yaşayan, ihmal edilen bebekler için yolculuk daha zor geçebilir, bebekken sahip olamadığımız güven, sevgi, bağlılık hisleri yolumuzda büyük çukurların oluşmasına sebep olur. Çocuğuna bu yolculuk için gereken deneyimleri yaşatamayan, gerektiği gibi rehberlik edemeyen, onun eğitimi ile ilgilenmeyen ebeveynler bu hayat yolunda çocuklarının ayaklarına batacak dikenleri ekerler ve bu dikenler sökülmezse hayat boyu can acıtır. Bazen de çocuğumuzun düşüp kalkmasına izin vermeden, attığı her adımı düzeltmeye çalışarak ona bu yolda koltuk değneği oluruz ve kendi başına yürümesine izin vermeden kendi yolumuzda yürümesi için onu zorlarız. Onunla görmediğimiz güzergahları görmeye çalışırız, bizim geçemediğimiz yollardan O geçsin diye elimizden geleni yaparız. Ancak bu yolculukta anne babalar çocuklarının kahramanı olmalılardır. Çünkü çocuklar anne babalarının sözlerini değil, izlerini takip ederler.

Semra Aydın

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Matematik Eğitimi bölümü 2005 mezunuyum. Aynı bölümde yüksek lisans eğitimi aldım, ulusal ve uluslararası kongrelerde sunduğum bildirimlerle ve yayınlanan makalelerle Matematik Eğitimine katkı sunmaya çalıştım. 2008 yılından sonra Tübitak Matematik Olimpiyatları ve Tübitak Proje Hazırlama üzerine eğitimler verdim. Amerika’da düzenlenen bir proje yarışmasında katıldığımız proje ile Dünya Üçüncüsü olduk. 2017 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünü kazandım. Doktora yapmam için gerekli olan yabancı dil eğitimi için başladığım üniversite eğitimimi Psikoloji bölüm mezunu olarak Onur Belgesi ile bitirdim. Bir eğitimci, bir anne ve bir psikolog olarak yaşadığım deneyimlerimle ve akademik birikimimle kaleme aldığım yazılarımla Evim ve Ailem'deyim.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir