Teknoloji Çağında İngilizce Öğretmek
Teknolojinin gelişmesi her alanda bize inanılmaz kolaylıklar sağlıyor. İngilizce öğrenirken ya da öğretirken de teknolojinin nimetlerinden faydalanıyoruz; binbir çeşit kaynak, kitap, materyal… Hepsi iyi, güzel ve biz öğretmenlerin göz bebeği. Öte yandan dil öğretirken teknolojinin işimizi zorlaştıran bir kaç noktası da var. Bu hafta biraz bu zorluklara değinmek istedim.
Bir iletişim aracı olarak dil
Teknoloji insanın işini niye zorlaştırsın ki diyebilirsiniz. İşimiz, iletişim aracı olan dili öğretmek olunca gayet tabii zorlaştırabiliyor. Çünkü ellerimizden düşmeyen tabletler, telefonlar ve sosyal medya platformları bizi kendi dilimize bile uzaklaştırırken bir de yabancı dili öğretmeye kalkıyoruz! Çocuklarımız, gençlerimiz, yetişkinlerimiz artık iletişim kurmaktan çok uzaklar. Kendi anadilinde okumayan, yazmayan, söyleneni anlamayan ve hatta konuşmayan insanlar olduk hepimiz.
Okumuyoruz
Tüm istatistikler okumadığımızı söylüyor zaten, kendi dilimizde okumuyoruz ama İngilizce okuyalım istiyoruz. Çocuklarımıza okuma noktasında destek olmuyor, örnek olmuyoruz ama beklentilere giriyoruz. Üniversitede bir hocamız hep derdi: ‘Arkadaşlar İngilizce metinleri rahat okumak istiyorsanız önce kendi ana dilinize hakim olacaksınız!’. Kitap okumayı bir yana bırakın, artık uzun metinlere bile tahammülümüz yok. Sosyal medyayla yatıp sosyal medyayla kalkıyoruz ama orada da okumuyoruz. Video izledik mi yetiyor, uzun uzun okumaya gerek duymuyoruz.
Yazmıyoruz
Okumadığımız gibi yazmıyoruz da. Mektup, günlük ya da blog yazmaktan bahsetmiyorum. Öyle bir hayalimiz yok artık ama mesaj bile yazmıyoruz, yazamıyoruz. ‘Nbr, tmm, tşk edrm, akşm grşrz’ gibi sesli harf katliamı yaparak alelade yazıyoruz ya da o kadar bile uğraşmıyoruz iki üç emojiyle işimizi görüyoruz. İşin ilginç tarafı, bu kadar kısır bir iletişim dilini artık kimse de yadırgamıyor. Herkes herkesi anlıyor. Bazen de anlamsız harfler yığını atıyoruz, örneğin ‘ahakjhfygh’yazıyoruz ve ne hikmetse karşımızdaki bizim gülmekten yerlere yattığımızı, duruma göre kötü sözler söylediğimizi vs hissediyor!
Eskiden sınavlarımız yazılı olurdu. Bu hafta yazılım var derdik, şimdi hiç bir çocuk yazılım var demiyor. Hepsinin adı sınav, test oldu. Öğretmenlerimiz beş soru sorardı, hatta soruları bile beyaz bir A4 kağıdına kendimiz yazardık. Sonra da cevaplarımızı, yorumlarımızı eklerdik. Şimdi çocuklarımız kendini ifade edebilecek üç cümleyi bir araya getirip yazamıyorlar. İngilizce yazma konusu ne olacak peki?
Konuşmuyoruz
Konuşma, dili dil yapan unsurken artık vasıfsız eleman hükmünde. Konuşmuyoruz ki… Anne- babayla, kardeşle, arkadaşla, komşuyla… Konuşmaya üşeniyoruz ayrı, bir de konuşamıyoruz yani beceremiyoruz. TRT’nin arşivine ait videoları görüyoruz bazen. Çocuklara sorular soruyorlar, fikirlerini alıyorlar. İlkokul seviyesindeki çocuklar bile haber spikeri gibi, kusursuz bir Türkçeyle konuşup kendilerini açık ve net ifade edebiliyorlar. Günümüzde çok basit ifadeleri kullanarak bile kendini anlatabilen çocuk, genç ve hatta yetişkin sayısı çok az maalesef.
En azından dinliyoruz ama nasıl?
Dinleme konusunda çok da kötü değiliz bence çünkü videolar, şarkılar, diziler, filmler, klipler var. Birbirimizi çok dinlemesek de tabletle ve telefonla baş başa kaldığımızda başkalarını dinleyebiliyoruz ama dinlediklerimizden bir şey elde edemedikten sonra ya da konuşmaya, yazmaya, okumaya kanalize edemedikten sonra o da tek başına anlam ifade etmiyor.
Mesele derin
Evet teknoloji çağında, sosyal medya ile büyüyen çocuklarımız ve gençlerimiz kendi dillerinde bile ciddi bir iletişimsizlik içindeler. Okumaya, yazmaya, dinlemeye, konuşmaya bu kadar tahammülsüz olan çocuklara İngilizce öğretmek de haliyle pek kolay değil. Ülkemizde İngilizce eğitiminin yetersiz kalmasının altında bir sürü sistemsel problem elbette var ama onları çözmenin yolu da yine iletişime açık olmaktan geçiyor.
Çok uzattım, son bir ricayla bitireyim. Aranızda ‘Hocam bu çocuklar niye İngilizce konuşamıyor, yazamıyor, okuyamıyor?’ diyenleriniz varsa yukarıda yazdıklarımı bir göz önünde bulundururlarsa sevinirim. Mesele İngilizce ya da İngilizce öğretmeni değil, mesele çok derin…
Haftaya yeni bir konuda tekrar görüşmek üzere…
Yabancı dil edinimi hakkındaki diğer yazılarıma ve sayfama ulaşıp farklı konularda bilgi sahibi olabilirsiniz.