Fahrenheit 451

Fahrenheit 451 Film Afişi

François Truffautun 1966 yılında yönettiği Fahrenheit 451 filmi, etkileyici ve unutulmayacak bir filmdir. Türkiye’de Değişen Dünyanın İnsanları adıyla 1968 yılında gösterilmiştir. Ray Bradbury’nin 1951 yılında yazdığı bilim kurgu romanından orjinal ismiyle sinemaya uyarlanan Fahrenheit 451, gelecek zamanda geçen bir toplumu tasvir etmektedir. IMDB puanı: 7.2

Bilim kurgu ya da distopya filmler izlemek zihin açıcı oluyor. Gelecekte öyle bir hayat olabilir mi gerçekten? Günümüzle olan benzerlikler, farklılıklar, olasılıklar derken düşünmek iyi geliyor. Farkındalık sağlıyor. Fahrenheit 451, distopya (anti-ütopya) türünde öne çıkıyor.

Film, ağzından ateş çıkan bir ejderha görselinin bulunduğu kapıdan kırmızı renkli bir itfaiye aracının çıkmasıyla başlar. Yüksek ritimli müzikle birlikte sorumluluk bilinci de yüksek üniformalı itfaiyeciler aracın üzerinde görünür. Askeri bir nizamda hareket eden itfaiyecilerin amacı bir yangını söndürmek değil bilakis yangın çıkarmaktır. Yanlış duymadınız, itfaiyeciler yangın çıkarmaktadır bir diğer bir tabirle görevleri kontrollü olarak kitap yakmaktır. Kitaba ve filme adını veren Fahrenheit 451, kitapların yanmaya başlama sıcaklığıdır.

Filmin Konusu

Fahrenheit 451

Filmin adı, kağıdın tutuşma sıcaklığı olan Fahrenheit 451’e dayanmaktadır. Kitapların, itfaiyeciler tarafından yakıldığı, kitap bulunduranların cezalandırıldığı, düşünen insanların yok edildiği bir gelecek anlatılır. İnsanlar gözetlenmekte, büyük dev ekranlar ile insanlar uyutulmakta ve kitap bulunduranlar ispiyonlanmaktadır.

Distopik bir toplum

Distopya olarak kabul edilen bu filmde, insanlar dev ekranlarda beyin yıkayıcı programlar izlemektedir. Özellikle de kadınlar televizyonun büyülü dünyasına teslim olmuş durumdadır. Uyuşturulmuş ve uyutulmuş durumdaki bu kadınlar, zaman zaman zehirlenmekte bu halden de kanları değiştirilerek kurtulmaktadırlar. Onları ölümden kurtaran ise onları o hale sokan sistemdir. Birbirini ispiyonlayan, toplumsal ilişkileri yok eden düzende, insanlar bireysel haz sağlamak için kendi bedenlerine dokunmaktadır.

Evlerde televizyondan, okulda sayılardan, gazetelerde ise fotoğraflardan başka bir şey yoktur. Kitaplar “yasak” ve “zararlı”dır. İçerideki izleme ekranları, dışarıdaki alıcı ve vericiler ile gözetim altında tutulan toplum, buna uygun kıvama gelmesi için “düşünce”den arındırılmıştır.

Gözetim Toplumu

Gizlice kitap okuyanların dışında herkes “duygusuz”dur. Baskıcı sistemi temsil eden bu soğuk yüzler, gücünü yine sisteme şüphe duymadan itaat edenlerden almaktadır. Düşünmeyen insanlar, kitaplardan arındırılmış kentin uyuşturulmuş sakinleri ve kölesi haline gelmişken “düşünen insanın yeniden doğuşu” doğada gerçekleşir. “Kitap İnsanlar” doğaya sığınmıştır ve burada seçtikleri bir kitabın karakterine bürünmüşlerdir.

Ölü Toprağını Üstünden Atmak; Uyanış

Terfi almak için işini ciddiyetle yapan itfaiyeci Guy Montag, genç bir kadın olan komşusu Clarisse ile trende karşılaşır. Clarisse, Montag’ın eşine benzemektedir. Ancak o sıradışı görünür çünkü saçları kısadır. Clarisse, her karşılaşmada Montag’ın kafasında bir soru işareti oluşturur. “Kitapları niçin yakıyorsunuz?” ya da “Yaktığın kitapların içinde ne yazdığını biliyor musun?” der örneğin.

Fahrenheit 451
Fahrenheit 451 Filminin en can alıcı sahnesi

Bir gün çok büyük bir eve baskın düzenlenir. Evdeki bütün kitaplar ortaya toplanır. Evin sahibi olan yaşlı kadın kitapların üzerine dökülen gaz yağına kibriti kendisi çakar ve kitapların tam ortasında gülümseyerek ölüme meydan okur. Kitaplarıyla ölümü göze alan bu kadın Montag’ı çok etkiler.

Clarisse’nin “Mutlu musun?” ve önceki sorularının da tetiklemesiyle Montag, yok etmekle görevli olduğu kitapları çalmaya ve eşinden bile gizleyerek evde okumaya başlar. Sistemin sadık bir üyesi olan eşi, Montag’ı ihbar eder ve Montag, şehrin dışındaki doğaya sığınır ve “Kitap İnsanlar”a katılır.

Kitaplar neden yakılıyor?

Geçmiş, bir sorun ya da mutsuzluğun kaynağı olarak görülür ve yok edilmeye çalışılır. Kitapların yakılması, modern dünyanın “geçmiş”i yok ederek varlığını sürdürmesi anlamına gelmektedir. Geçmişi yanıp kül olan bir toplumun hafıza ve hatırlama diye bir sorunu da kalmamıştır. Aklı ve duyguyu işlevsel hale getiren “kitap” bu sebeple yasaklanır.

Kitap yakma ritüeli

Evlere baskın düzenleyen kitap imha ekibi, ev sahipleri tarafından saklanmış kitapları bulmak için evde arama yaparlar ve evde buldukları kitapları evin ortasına toplarlar. Son kitap da bulunduğunda yakma işlemi gerçekleşir.

Kitap bulunduran, okuyan insanların tespiti için hem gözlem hem de ihbar yöntemi kullanılır. Sokak köşelerindeki kutulara ihbar mektupları bırakılabilir ve böylece ihbar edilen kişinin evine kitap imha etme ekibi gönderilir. Toplumun birbirinden korkar hale gelmesi, her bireyin diğer bir birey için potansiyel düşman, muhbir olma durumu toplumsal ilişkilerin ortadan kalkmasına neden olur.

Kitapların saklandığı yerler

Kitaplar, günlük hayatta kullanılan yerlere saklanır. Televizyon ekranının arkasına kitapların saklanmış olması, bu evde televizyonun işlevinin kutu olmaktan ileri gidemediğini göstermektedir. Aynı şekilde üzerinde alıcı olmayan evler de vardır ve bu evler televizyonsuz evlerdir. Kalorifer peteği, içki dolabı, banyodaki hava boşluğu kitapların saklandığı yerlerden bazılarıdır.

Her yazarın kitaplarının yakılması/imhası için ayrı bir gün tayin edilmiştir. Pazartesi günü Miller, Salı günü Tolstoy, Çarşamba günü Walt Whitman, Perşembe günü Faulkner, Cuma günü Sphonuer, Cumartesi günü Sartre’ın kitapları yakılmaktadır.

Kitap İnsanlar

Kitaplar yakıldığı için yok olmaktadır. Peki ya o zaman sevdiğimiz kitaplar, sevdiğimiz satırlar ne olacak? Doğaya sığınan bir grup insan, çözümü sevdiği kitabı ezberlemekte bulmuş. Onlar artık Ahmet, Mehmet değil! Suç ve Ceza’nın esas oğlanı Raskolnikov ya da başka bir kitabın başrolü. Bu sahneler insanı hem hüzünlendiriyor hem de içini umutla dolduruyor. İnsanın içindeki engellenemeyen merak ve öğrenme duygusu hep var olacak şüphesiz.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir