Anda kalmak

Anda Kalmak
Fotoğraf: Karl Magnuson

Hayatı yaşamak ya da hayattan lezzet almak için çok kullanılan, tavsiye edilen bir söz var: “Anı yaşa!” Yemeğin fotoğrafını çekmek mi yoksa tadına bakmak mı gibi ikilemlere yol açan, yakalamamız gereken an. An dediğimiz şeyi nasıl anlamlandırmalıyız ki güzel anılara sahip olalım… Anlamak, anlatmak, anlaşmak, anda kalmak için gelin birlikte kafa yoralım.

“Başka bir insanın hakikati, onun sana açıkladığı şeyde değil, açıklayamadığı şeydedir. Bu yüzden, onu anlamak istersen, söylediğine değil, söylemediğine kulak ver.” der Halil Cibran. Peki ama anlamak için anlatana ve anlatılana odaklanırken anlatılmayanı nasıl anlayacağız? 

Her ne kadar en kısa zaman birimi olan “an” kelimesi ile “anlamak” kelimesinin kökü farklı olarak düşünülse de ben ikisini birbirinden ayıramayanlardanım. Çünkü hem anlamak, hem anlatmak hem anlaşmak için anda kalmak gerekiyor. Peki anda kalmak ne demek? Gestalt terapinin temel ilkesiyle ifade edersek “şimdi ve burada” olmak. Karşılıklı konuşurken geçmişe ya da geleceğe kaydığımızda anı kaybederiz. Oysa en güzel anılar anda kalıp anı yaşadığımız zamanlarda oluşur da pek fark etmeyiz.

 Anlamak kelimesinin kökenindeki “an” ayırt etmek anlamında imiş. Yani fark etmek, modern söyleme  göre ” farkındalık” ya da daha gösterişli ifade ile “mindfullness”.   Latince ya da daha hedonist bir ifadeyle “Carpe diem”. Tasavvufi deyimle ise ” İbnü’l Vakt”.  Keza Mevlâna da Mesnevî’de zamanın sûfilerin gözünde değeri olmadığını ifade ederek ve hakikat ehlinin ibnü’l-vakt olduğunu söyler.  Amak-ı Hayal’de Filibeli Ahmed’in yazdığı üzere:

“Yad-ı mazi bahşeder

Hayf-ü alam-ü keder

Olma meşgul-i kader

Kimse kalmaz hep gider

Dem bu demdir, dem bu dem! 

Dem bu demdir, dem bu dem! 

Sen gibi bir sâile 

Hayf değil mi gâile? 

Olma meşgul hâl ile

Derd-i istikbal ile. 

Dem bu demdir, dem bu dem!

Anda Kalmak
Fotoğraf: Meral Pehlivan

Ne kadar anlatırsak anlatalım işten eve zihinsel olarak dönemediğimizde anlaşılma ihtimalimiz yoktur. Anlaşılmamaktan yakınsak da belki de anlatırken hala yaşadığımız anda takılı kaldığımızdan, ya da konuştuğumuz kişi o an sadece fiziksel olarak orada bulunduğundan anlaşamıyor/ anlatamıyor/ anlaşılamıyor olabilir miyiz?

Uzun lafın kısası anlamak, anlatmak, anlaşmak ve güzel anılar yaratmak hep anda kalabilerek mümkün. Öğrencilerimden ayrılırken dileğim güzel anılarla anılmaktı eskiden. Artık anılarında değil de anlarında tesirli olabilecek bir etki diliyorum Rabbimden. Onun için de artık anılara değil onlarla yaşamakta olduğum anlara odaklanıyorum çünkü güzel anlar güzel anılara dönüşmekle kalmıyor sadece her anımızı etkiliyor.

Görsel bugün çektiğim resimlerden. Dün susuz kaldığından hayata küsmüş hatta ölmek üzere gibi görünürken, hem suyu hem güneşi görünce bu hale geldi. Dünkü susuzluğun  kuraklığında ya da yarın su verirler mi acabanın kaygısında kalsaydı bu kadar güzel olabilir miydi bugün?

 “An”da kaldığımız, anımıza sahip çıktığımız, anladığımız, anlaştığımız anlar dileğiyle/duasıyla…

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir