Gerçekliğini Yitiren Dünyada Sanal Karne

Gerçekliğini yavaş yavaş yitiren dünya düzenine yakın zamanda bir de sanal karne eklendi. Yakın zamanda öğrenciler, bilgisayarın tek tuşuna basarak sanal karnelerini aldılar. Öğretmenleri ve arkadaşlarıyla karne heyecanını paylaşamadılar.

Gerçekliğini Yitiren Dünyada Sanal Karne
Sanal karne. Fotoğraf: Julia M Cameron – Pexels

Pandemi döneminde uzaktan eğitime başlayan öğrenciler ve öğretmenler ilk aşamada bu süreci nasıl yönetecekleri konusunda zorluk yaşadılar. Sanal hayata alışkın olanlar daha kolay uyum sağlayabilirken, sanal ağ ile arasına mesafe koyan kişiler ise daha çok güçlük hissettiler.

Sanal âleme uyum sağlamaya çalışan öğretmenlerimiz, öğrencilerinin derse adaptasyon süreçlerini kontrol etmekte zorlandılar, iletişimin en önemli şartlarından biri olan göz temasını kuramadılar, kimi zaman öğrencilerine erişseler de fiziksel mesafelerin olumsuz etkilerini hissettiler, ödevleri online vermek ve kontrol etmek zorunda kaldılar.

Online dersler, online veli toplantıları, online seminerler ve online karne teslimi… Öğretmenler, görevlerini uzaktan uzağa devam ettirmenin zorluklarını oldukça hissettiler ve öğrencileri değerlendirmenin objektifliği konusunda kararsızlık yaşadılar. Öğrencilerin tarafından bakmak gerekirse; okullarından, öğretmenlerinden ve arkadaşlarından ayrı kaldılar, günlük hayatta sürdürdükleri fiziksel aktivitelerine devam edemediler ve sosyal ilişkileri kısıtlandı. Bu durum öğrencilerin stres seviyelerinin artmasına ve motivasyonlarının düşmesine sebep oldu.

Anne babalar da fazlasıyla yoruldu: Evde roller karıştı

Öğrencilerin yorulduğu gibi ebeveynler de fazlasıyla yoruldu. Evlerde roller karıştı; anne bir anda kendini öğretmen rolünde buldu. Çocuğuna destek olmaya çalışırken diğer yandan ona bir şeyler öğretmeye ve onu disipline etmeye çalıştı. Günün bir diğer kısmında çocuğuna anne şefkati göstermeye çalıştı; ama nafile, her yere yetişmeye çalışırken hiçbir yerde tam olamadı aslında. Tam olamaması da beklenen bir neticeydi; çünkü anne anne olmalıydı, baba baba, öğretmen ise öğretmen…

Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar olarak, bu zamana kadar başta sosyal beceriler olmak üzere çoğu yönden çocukları olumsuz etkilediğinden dolayı teknolojik ürünler için kısıtlı süre kullanımı tavsiyelerinde bulunurduk. Pandemi süreciyle beraber bir anda tüm faaliyetler sanal mecralara taşındı. Nitekim Kemal Sayar’ın dediği gibi; bizi ayıran nehir teknolojiydi, şimdi bizi birleştiren nehir oldu teknoloji. Bu aşamada sosyal iletişimin devam ettirilmesi için sanal uygulamalara ihtiyaç oldu. Sanal âleme hızlıca geçiş yapan kimi insanlar neyin sanal neyin gerçek olduğu konusunda kararsızlık yaşadı.

Sanal Karne. Fotoğraf: Vlada Karpovich - Pexels
Sanal Karne. Fotoğraf: Vlada KarpovichPexels

Karne Heyecanı Başka Bahara…

Teknolojik ürünlerin hayatımıza girmesiyle birlikte çevremizde anlamlandırdığımız çoğu faktör gerçekliğini korumakta zorlandı. Gerçekliğini yavaş yavaş yitiren dünya düzenine bir de sanal karne eklendi. Yakın zamanda öğrenciler bilgisayarın tek tuşuna basarak sanal karnelerini aldılar. Öğretmenleri ve arkadaşlarıyla karne heyecanını paylaşamadılar.

Sosyalliği kısıtlanan öğrenciler karnelerini ve duygularını çevrelerindeki kişilerle paylaşamayınca gerekli olan ve hedeflenen başarının pek de önemli olmadığını düşündüler. Bütün bunlardan dolayı öğrenciler sanal karneye gerçekçi bakamadılar.

Kendilerini eksik hissetmesinler diye öğrencilere karne törenleri yapıldı; fakat onlar da sanaldı. Öğrenciler karneleriyle beraber, hazırlanan panoların önüne montajlanarak yapay bir gerçeklik oluşturulmaya çalışıldı. Eğlenceli de süreçler oldu; fakat öğrencilerin gerçek ve sanal dünyaları birbirine girdi. Tabi bu süreçlerin hepsi Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en temel basamağı olan fizyolojik ihtiyaçlardan yani sağlığımızı koruma ihtiyacından kaynaklıydı ve gerekliydi.

Sonuç olarak ellerinde bir kâğıt parçası; gerçek bir kişiden bir iz, bir imza, bir mesaj, bir belirti dahi olmadan sanal bir belgenin ne kadar gerçek olduğunu sorgulayan büyük bir grup öğrenci kalmış olabilir avuçlarımızda.

Sanal Karne Ne Kadar Gerçek?

Öğrencilerin yüz yüze eğitim sürdürdükleri süreçlerde, ruh sağlığı uzmanları her karne tatili döneminde karnelerin başarıyı ne kadar yansıttığı üzerinde dururlardı. Öğrencilerin potansiyellerini yansıtıp yansıtmadığı ile ilgili çokça görüş beyan ederlerdi. Genel kanaat de karnenin gerçekleri yansıtmayabileceği yönündeydi.

Öğretmenler pandemi süreci ile birlikte öğrencilerin başarılarını, motivasyonlarını ve çabalarını ölçmekte zorlandılar; çünkü öğretmenler de alışık olmadıkları bir süreç yaşadılar. Öğrenciler, öğretmenim beni görmeden bana not veriyor düşüncesine kapıldılar. Bu durum da, öğrencilerin kendilerini değerlendiren sisteme karşı güvenlerinin sarsılmasına sebep oldu. Genel bir değerlendirme yapıldığında, karnenin gerçeklerden bir adım daha uzaklaştığı söylenebilir. Bunlardan dolayı yeni normal dönemde öğrencilerin karneleri daha esnek şekilde değerlendirilebilir.

Online eğitim. Fotoğraf: Vlada Karpovich - Pexels
Online eğitim. Fotoğraf: Vlada Karpovich – Pexels

Çocuğumun Sanal Karnesini Nasıl Değerlendirmeliyim?

  • Sadece sanal karneye bakarak çocuğunuzu değerlendirirseniz yanılabilirsiniz. Karnede alınan notlar sadece çocuğunuzun notu değil; aynı zamanda ebeveynin, öğretmenin ve içinde bulunulan koşulların notudur da. Ebeveyn olarak neler daha iyi yapılabilir, neler değiştirilebilir konusu üzerine düşünebilirsiniz.
  • Çocuğunuzun karne notlarına sorgulayıcı tavır göstermemeli, yıkıcı eleştiride bulunmamalı ve kıyaslama yapmamalısınız. Bu olumsuz tepkiler çocuğunuzun motivasyonunun düşmesine ve özgüvenin problemi yaşamasına sebep olabilir.
  • Çocuğunuzu sanal karne notları üzerinden değerlendirmek yerine dönem içerisinde ne kadar çaba gösterdiği üzerinden değerlendirebilirsiniz. Bu sayede çocuğunuz başarıya değil verilen emeğe bakarak kendini değerlendirme becerisi kazanabilir ve hedeflediği bir amaç uğruna daha çok çaba gösterebilir.
  • Çocuğunuza, onu koşulsuz sevdiğinizi gösterebilirsiniz. Karnesindeki notlar yüksek de olsa düşük de olsa ebeveyn olarak onu yine seveceğinizi hissettirebilirsiniz. Asıl olan çocuğunuzun aldığı not değil; çocuğunuzla kurduğunuz sağlıklı ilişkidir.

Hatice Kübra Durlanık

Hatice Kübra DURLANIK. Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde 2015 yılında tamamladı. Yüksek lisans eğitimini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde Aile Danışmanlığı alanında tamamladı ve 2019 yılında tezini teslim etti. Bireysel psikolojik danışma ve aile danışmanlığı alanlarında çalışmaları bulunmaktadır.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

2 Responses

  1. Nurettin ÇÖKMEZ dedi ki:

    İçinde bulunduğumuz durumun sosyal ilişkileri acımasızca törpülediği ortada. Halihazırda tüm insanlığı ilgilendiren sanal eğitim düzenine( daha çok zararlarına) değinilmesi güzel. Yazının sonundaki önerilerde kulağa küpe olacak nitelikte. Elinize sağlık.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir