Lorena

Lorena

Lorena (Lorena, Light-Footed Woman), Meksika’da Raramuri kabilesine mensup 22 yaşındaki Lorena Ramirez’in başarı hikayesinin anlatıldığı 28 dakikalık belgesel tadında bir Netflix filmi. Hiç fabrika dumanının olmadığı, tertemiz bir doğada yaşayan, okula gitmemiş, mücadeleci, sadece amacına odaklanan ve bundan mutlu olan bir kızın ilham veren öyküsü…

Koşmaya sevdalı bir genç kız

Yönetmenliğini Juan Carlos Rulfo’nun yaptığı bu kısa filmin oyuncuları Lorena ve ailesi. Muhteşem doğa görüntüleri arasında başarılı bir maraton koşucusunun yaşadığı çevre, ailesi ve kültürü hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Sadece erkek çocukların okula gittiği bir ailede yetişen Lorena, diğer kızlar gibi evin işlerinden sorumludur. Yakınlarında ev olmaması, izole bir yaşam sürmelerinden dolayı her işlerini yürüyerek yapmak zorundadırlar. Alışverişe gitmeleri için bile bir kaç saatlik yolu göze almak durumundadırlar. Hareketli hayatlarının içinde ayaklarının koşu için ne kadar uygun olduğunu keşfetmekte gecikmezler.

Lorena’nın babası da aslında bir maraton koşucusudur. Buna benzer hikayelerde ve kültürlerde genelde babalar kızlarına bu konularda köstek olurlar. Onları okula göndermezler, ev işlerinden başka sorumluluklarının olmadığını savunurlar ve erkenden evlendirme yoluna giderler. Fakat bu hikayede öyle bir baba figürü yok. Eski bir koşucu olarak kızını bu konuda desteklemiş ve yarışmalara götürmüş bir baba var.

Lorena
Lorena’nın yarışlarda giydiği sandaleti

Lorena katıldığı koşularda rakiplerini hep geride bırakır ama gözünüzün önüne klasik bir maraton koşucusu gelmesin zira Lorena katıldığı müsabakalarda entarisi ve sandaletleriyle koşmaktadır. Kendisine ünlü markalara ait spor ayakkabılar hediye edilse de o bunlarla rahat koşamayacağını ve geride kalacağını düşünür çünkü spor ayakkabısı giyen rakiplerini hep geride bırakmıştır.

Keşfedilenler ve keşfedilemeyenler

Bu tarz ilham veren öyküleri çok okumuş veya çok izlemişsinizdir. Dünyanın her yerinde, en ücra köşelerde bir vesileyle keşfedilmiş çok yetenekli çocukların, gençlerin olduğunu biliyoruz. Ya keşfedilmeyenler? Onların sayısının daha fazla olduğuna eminim. Kültürel, toplumsal, ailevi sebeplerden dolayı yeteneği görülüp bilinse de sindirilenler olduğu gibi yeteneğini hiç fark edilmeyenler de azımsanmayacak orandadır.

Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunlarını ekranlardan izlediğimiz şu günlerde eminim bir çoğunuz benzer hislerle doluyorsunuzdur. Kendi kızınızı, oğlunuzu oralarda hayal ediyor, başarı kazanması durumunda ne kadar gururlanacağınızı düşünüyorsunuzdur. En azından ben öyle yapıyorum. Başarı hikayelerini, özellikle yokluk içinden çıkan gençlerin zaferlerini daha da takdir ediyorum. Ülke olarak belli bir kaç branş dışında çok önemli başarılara imza atamamamız da bir yürek sızısı olarak kalıyor maalesef.

Lorena’nın hikayesini bu duygularla seyretmek lazım. Okulu, arkadaşı, çevresi dahil hiçbir şeyi olmayan bir genç kızın, dikiş dikip hayvanları güderken ulaştıklarına şapka çıkartmamak olmaz. Darısı keşfedilmeyi bekleyen diğer kızların, çocukların ve gençlerin başına…

İyi seyirler…

Sitedeki diğer film ve kitap incelemelerime buradan ulaşabilirsiniz.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir