Gizli Sayılar

Gizli Sayılar
Gizli Sayılar Film Afişi

Margot Lee Shetterly’nin aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanan Gizli Sayılar’ın (Hidden Figures) yönetmen koltuğunda Theodore Melfi oturuyor. 2016 yapımı filmde 1960’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasında yaşanan uzay savaşları sırasında NASA’da önemli görevlere gelen üç siyahi kadın, Katherine Goble Johnson, Dorothy Vaughan ve Mary Jackson’ın gerçek hikayesi anlatılıyor. Sıradan bir ilham öyküsü değil, aynı zamanda dışlanan bir kesimin kendini kabul ettirme öyküsü de diyebiliriz…

Gizli Sayılar

Uzay savaşları

Yıl 1961…Yuri Gagarin, uzaya çıkan ilk insan, dünya yörüngesinde bir tur atıp gelince Rusya Amerika’ya ilk golü atar ve uzay çağı başlar. 1958 yılında ABD’de kurulan NASA (National Aeronautics and Space Administration – Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) ülkenin yediği golü telafi etmek zorundadır ve bunun için tüm dâhi mühendisleriyle beraber çalışmaya başlar.

Daha bilgisayarın olmadığı o dönemde hesaplamaları da siyahi kadınlardan oluşan bir grup yapmaktadır. Hem cinsiyetleri, hem renkleri sebebiyle pek kabul görmeyen bu kadınların tuvaletleri, çaydanlıkları, yemek salonları, giriş-çıkış kapıları, çalışma alanları beyazlarınkinden ayrıdır. Eh buna da şükretmek gerekir değil mi, en azından NASA onlara görev vermiştir! Bu bilgisayar kadınların arasından üç arkadaş zekalarıyla öne çıkar ve film bu üç siyahi kadının omuzlarında yükselir (Filmde hesaplama yapan kadınlardan ‘bilgisayar’ diye bahsedilir)

Katherine Goble Johnson

Sayılarla arası çok iyi olan Katherine, Uzay Görev Grubu’nda mühendislerin yaptığı hesaplamaları kontrol eder. Kendine öcüymüş gibi bakan bir grup beyaz adamın arasından çok kısa sürede sivrilir. Grubun başkanı Al Harrison (Kevin Costner) ona çok güvenir ama çalışma saatlerinde ortadan kaybolup uzun süre gelmemesine sinirlenir. Sebebini sorduğunda o kampüste siyahiler için bir tuvalet olmadığını, Katherine’in tuvalet için 800 metrelik mesafeyi gitmek zorunda olduğunu öğrenir. Bunun üzerine siyahilere ait tuvalet tabelasını tüm çalışanlarının önünde parçalar ve ‘Biz hepimiz NASA’da aynı renk işeriz!’ diyerek artık herkesin istediği tuvalete girebileceğini ilan eder.

(Katherine Goble Johnson, Dünya yörüngesine çıkan ilk Amerikalı astronot John Glenn’in hesaplamalarını yapmış ve onun dünyaya güvenli bir şeklide geri dönmesini sağlamıştır. Sonrasında ise Ay’a göderilen Apollo 11 uzay aracının hesaplarını da yapmıştır.)

Mary Jackson

Mary de kapsül test etme birimine görevlendirildiği ilk anda kendini ispat eden bir dâhidir. Mühendis olması gerektiğini söyleyen müdürüne ‘Ben siyahi bir kadınım, imkansızla ilgilenmiyorum’ diyen Mary, aldığı cevapla bu yolda ilerlemesi gerektiğine inanır:

Ben de ailesi Nazi kampında ölmüş Polonyalı bir Yahudiyim. Şu anda bir astronotu yıldızlara taşıyacak bir uzay gemisinin altında duruyorum. Biz imkansızı yaşıyoruz!’

Mary mühendislik okumaya karar verir vermesine de bilin bakalım sorun nedir?: Mühendislik fakültesine siyahi öğrenci alınmamaktadır ama Mary’nin de vazgeçmeye hiç niyeti yoktur.

(Mary Jackson, NASA’nın ve ABD’nin ilk Afro-Amerikan hava mühendisi olarak tarihteki yerini almıştır.)

Dorothy Vaughan

Üç arkadaşın sonuncusu Dorothy, kadın bilgisayarların bulunduğu ekibi yönetir. Müdür gibi hatta daha fazla çalıştığı halde ne terfi ettirilir ne de hakettiği ücret verilir. Yine de pes etmeden elinden gelenin en iyisini yapmaya devam eder.

(Dorothy Vaughan, ülkenin en parlak beyinlerinden biri kabul edilmiş ve NASA’nın ilk Afro-Amerikan müdürü olmuştur.)

Kendini kabul ettirme savaşı

Filmde sadece bu üç kadının başarılarını görmüyoruz. Siyahi kadınların maruz kaldığı muamelelere ve sürekli geri plana itilmelerine rağmen kendilerini kabul ettirmelerine de şahit oluyoruz. Neredeyse her sahnede karşılaştığınız ırkçı söylemler ve tavırlar insanın tüylerini diken diken etse de gerçekte yaşananların filmde aktarılanlardan daha korkunç olduğunu da artık hepimiz biliyoruz.

Tarihin altın sayfalarına giren bu üç kadının hikayesini şahsen bu filmi izleyene kadar bilmiyordum. Kurgu olduğunu düşünmüştüm ama tamamen gerçek hikayeye dayandığını öğrenince daha farklı bir gözle baktım.

İster başarı hikayesi olarak kabul edin ister başkaldırı hikayesi deyin, izleyenleri etkileyecek önemli bir biyografik film Gizli Sayılar. Güzel mesajları, çerçeveletip duvara asılacak cümleleri ve hissettirdikleriyle belki de birden çok izlenmeyi hak ediyor olabilir.

İyi seyirler…

Sitedeki diğer film ve kitap incelemelerime buradan ulaşabilirsiniz.

Şunlar da hoşunuza gidebilir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir